Tarih: 18.07.2025 10:43

EFSUNCU BABA

Facebook Twitter Linked-in

                                 EFSUNCU BABA 

 

                      Toplumsal, sorunları dile getirmek herkesin görevidir. Çevrede olan bitenler, tüm toplumu doğrudan etkiler. 

Cahillik, dünyada başa gelen en büyük beladır. Toplumları bozan yine bu cehalettir. Anlamadan yada anlayarak yapılan eylemler, zamanı gelince topluma gerer. 

Toplumun değer yargılarını hiçe sayıp, zararlı düşünceleri topluma yaymak tehlikelidir. 

                       Hüseyin Rahmi Gürpınar, yaşadığı dönemin sorunlarını usta kalemiyle dile getirir. Ebülfazıl Enveri'nin  ava giderken nasıl avlandığı okuyucunun  gözü önüne süslü olmayan kelimelerle serilmiştir. 

Hüseyin Rahmi Gürpınar, "Efsuncu Baba" adlı romanının karakterlerinden biri olan Ebülfazıl Enveri'nin gibi kaba sofuyu inandırmak için kuyunun dibinde cennet bahçesi göstermekten başka yok yoktur. 

Gürpınar tüm eserlerinde anlatmak istediğini doğrudan anlatarak okuyucuyu fazla oyalamaz. "Efsuncu Baba" romanındaki karakterlerin her biri kendi düşünce dünyasında olsa da, gerektiğinde bir araya gelme durumunda kalmıştır. 

                     Binbirdirek'in serin karanlık ortamında iki ermeni  delikanlı gün boyunca iplik eğerler. Mesleklerini yaparken de, aralarında konuşmaktan da geri durmazlar. 

Belli günlerde merdivenin basamaklarını sağını solunu üfleyip dua eden bir adam iner. Uzun sakallı, cübbeli, bu adamın kimliği hakkında en ufak bilgileri olmayan iki delikanlı aralarında konuşurlar. 

Cübbeli adam, çaktırmadan kendine göre bir şeyler yaptıktan sonra tekrar geldiği yoldan geri döner. Adamın hareketleri iki delikanlıyı meraklandırır. Define aradığına kanat getirirler. Sakallı adam, yine bir gün merdivenlerden etrafını inceleyerek iner. İki delikanlı görmezden gelerek şarkı söyler. 

Sakallı adam, cebinden çıkardığı kağıdı okur, duvarlara bakar. Kendi kendine bir şeyler mırıldanır. Delikanlılardan biri merakını gidermek için adama yaklaşıp ne aradığını sorar. 

Sakallı  adam, önce delikanlıyı inceler sonra elinde tuttuğu kağıda göre gelen kişinin melek olduğuna inanır. İki delikanlıya kağıtta yazılı isimleri verir. Onların gökten inen melek olduğunu savunur. 

Delikanlılar olmadıklarını söylese de, sakallı adam  ikna olmaz. İki Ermeni delikanlı, ne yapmaları gerektiğini sorar. 

Sakallı adam tavanda anahtar olduğunu ve onu almaları gerektiğini söyler. Delikanlılar tavana nasıl uzanacaklarını sorduğunda, sakallı adam, meleklerin  uzanabileceklerini söyler. İki delikanlı çaresizce, başka bir yol dener. İnsan gücüyle yapabileceklerini söylerler. 

Tavana uzanmak için birbirlerinin omuzlarına basıp çıkarlar. 

Yaşlı adam, kağıda göre elinde tuttuğu çekici birinci delikanlının eline verip, tavanda bulunan  anahtarı bulmasını ister. Delikanlı çaresizce denileni yapar. Ancak tozdan başka bir şey düşmez. 

Bu üç insanın omuz omuza verip, kurdukları insan merdiven çok geçmende yıkılır. Her biri yere yuvarlanır. Acı içerisinde kıvranırlar. 

Baba olarak hitap ettikleri sakallı, iki delikanlıyı birlikte çalışmak için yanına alıp evine götürür. Delikanlılara her gün para da, verir. 

Babanın birinci eşinden olma kızı Mevlüde ve ikinci eşi Zeynep de, aynı hanede yaşam sürmektedir.

Delikanlılar girdikleri bu işten fazla memnun kalmaz. Baba, onları her gün bir başka görev verir. Delikanlılar görevi yerine getirirken, bulunacak olan defineden pay alacaklarına da sevinirler. 

Mevlüde, Nurullah Hasip adına bir genci sevmektedir. Ancak babası Ebülfazıl Enveri bu evliliğe şiddetle karşı olmasının nedeni gencin, kendisi gibi düşünmemesidir. Her ne yaptılarsa, Ebülfazıl Enveri'yi ikna edemezler. 

Bir gece iki delikanlının odasına giren, Ebülfazıl hayalet gördüğünü iddia eder. Kendinse yardım etmelerini ister. Delikanlılar çaresiz adamın arkasından bahçeye çıkar.ç her tarafı ararlar ortada kimseyi bulamazlar.

Ebülfazıl insan gövdesinde olduğunu söyler. Söyledikleri iki delikanlıyı hayrete ve şaşkınlığa düşürse de, belli etmezler. 

Ebülfazıl birkaç gün ortada görünmez. Nereye gittiğini merak eden delikanlıların aldığı cevap birkaç gün çile çekecek sonra tekrar ortaya çıkacak olur. 

                       Efsuncu Babanın beklediği gün gelip çatar. İki yardımcı delikanlıyı yanına alarak tılsım namede ki yazılanları tatbike başlar. 

Gün ağarmadan evden çıkarlar. Ebülfazıl yanında gül kokulu tütsüler, küçük bir el feneri, kalın bir ip alır. Tılsım namede yazılanları harfiyen yerine getirir.  Yazıldığı gibi yedi bin adım yürürler, karşılarına çıkan incir ağacının altındaki sandıkta buluna üç kaplumbağayı salıverirler. Tekrar yürürler,  yılanı görürler. Yine tılsım namede yazılana göre Efsuncu baba yılanı parçalara ayırır. Karşılarına çıkacak olan  kuyuya atmak için torbasına koyar. 

Çok gitmeden karşılarına büyük bir kuyu çıkar. 

Daha önce kararlaştırdıkları gibi delikanlılardan biri kuyuya inip, güvercinin boyunlarında asılı duran tılsımı alıp Efsuncu  Babaya getirmek.

Kuyuya inecek olan delikanlı korkmasına rağmen beline bağlanan iple kuyuya salınır. Çok geçmeden kuyudan seslenir. "Efsuncu babanın dediği gibi Cennet bahçesi, iki tane melek var. Her taraf çimenlik. Burası çok güzel. Babanın dediği güvercinleri gördüm. Boyunlarında asılı duran tılsımı alıp geliyorum." Der.

Delikanlıyı kuyudan çıkarırlar. Kuyudan çıkan delikanlı tılsımı Ebülfazıl'a verir. Arkadaşına da, sessizce büyük bir tehlikede olduklarını söyler. 

Üç kafadar yola çıkar. Kuyuya inen delikanlı daha hızlı yürümeleri gerektiğini söylediği sırada arkalarından bir el ateş edilir.

Üç kafadar postu delirmeden eve varırlar. Delikanlı arkadaşına olan biteni anlatır. Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını söyleyip kuyunun dibinde sadece silahlı adamlar gördüğünü, onların dediklerini tekrar ettiğini arkadaşına anlatarak sabah erkenden bu evden çıkmaları gerektiğini ve verdikleri zarfı burada bırakacağını söyledi. 

                    Ebülfazıl, delikanlılardan yardım istemek maksadıyla sabah odalarına geldiğinde iki delikanlıyı göremez.  Masanın üzerinde duran zarfı alıp açar. 

Mektup, Mevlüde'nin sevdiği Nurullah Hasip tarafından yazılmıştır. Her şey bu genç tarafından tertiplenerek, Mevlüde'yle evlenmesinin başka bir yolu olmadığı için  Efsuncu babanın anlayacağı bir dille tertiplendi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —