Osman Konak


MUSTAFA BAHÇEKAPILI(Balcıoğlu)

OTO TAMİRCİSİ


MUSTAFA BAHÇEKAPILI(Balcıoğlu)

OTO TAMİRCİSİ

 

                1935’de Örnekalan köyü(Mağura) da dünyaya geldi. Babası Kamil Bahçekapılı çiftçilik ve tarımla uğraş veriyordu. İlkokulu aynı köyde okuduktan sonra köyünden gurbete giden birçok insan gibi çocuk yaşta İstanbul’a gitmek için yola çıktı.

 

Yola çıkarken annesinin kendisine verdiği yiyecek olarak bir kuru peksimet, yanında taşıdığı koyun derisinden kurutularak elde edilen post (Üzerinde oturulan veya uyumak için kullanılan) vardı…

İstanbul’a gitmek üzere Trabzon limanında bindiği gemide köyünden aldığı kuru peksimetle üç gün idare etmek zorunda olduğunu biliyordu.Cebinde de çok parası yoktu.Yanında taşıdığı koyun derisinden elde edilen post’u bindiği gemide meraklı bir yolcuya satarak bir miktar para elde etti.Bindiği gemi ile üç günün sonunda İstanbul’a vardı.Gemiden onu alan ağabeyi Ali Bahçekapılı ile beraber onun kaldığı eve gittiler.

 

Köyünden ilk defa dışarı çıktığı için hayli heyecanlı olduğu belliydi. Bu büyük şehirde nasıl davranacağını ve nasıl yaşayacağını ise henüz bilemiyordu.Ama ondan daha önce İstanbul’a gelen ağabeyi Ali Bahçekapılı’ ya güveniyor, kendisine yardımcı olacağını biliyordu. 

 

             Eve geldikten sonra önce karnını doyurdu. Sonra yarın nerelerde iş bulacağı düşüncesi ile uyumak zorunda olduğunu düşünerek doğruca yatağına gitti. 

Köyünde hiç bilmediği ve kullanmadığı elektrik aydınlatmasının ne olduğunu henüz bilmiyordu. Fakat odada yanan elektrik ışığının köyde kullandıkları kara lamba olduğu düşüncesi ile üfleyerek söndürmek istedi. Lambanın sönmediğini görür ve ağabeyini çağırarak lambayı söndüremediğini söyler. Ağabeyi Ali odaya gelir ve elektrik düğmesini kapatır. Bu görüntü onu çok etkiler ve ilk defa elektrik düğmesini gitmiş olduğu İstanbul’da tanımış olur.

 

Sabah erken kalkar ve ağabeyi Ali Bahçekapılı ile beraber dışarı çıkarlar.İstanbul’a gelen mutlaka bir yerde iş bularak çalışmak zorundadır.Bu bilinçle birkaç ay ağabeyinin kalaycı dükkânında çalışır.Ama onun aklında hep ilginç bulduğu araçların nasıl çalıştığı ve yürüdüğüdür.

 

Bir kaç ay sonra ağabeyinin tanıdığı bir arkadaşının yardımı ile Ermeni bir vatandaş yanında oto tamirciliğine başlar. Çocuk yaşta tanıştığı oto tamirciliğini daha sonraki ömrünün tamamında icra eder.

 

Askerlik çağı gelene kadar çalışma hayatına İstanbul’da ona bu mesleği öğreten ve ekmek yemesini sağlayan Ermeni ustasının yanında devam ettirir.Askerlik görevini bitirdikten sonra köylüsü ve akrabası olan Hanım Bahçekapılı ile evlenir.Bu evlilikten daha sonra ki yıllarda 3 erkek ve 5 kız çocuk babası olur.

 

Evliliğinden birkaç ay sonra eşini köyde bırakır ve yeniden İstanbul’ a döner. Bir yıl kadar sonra çalıştığı iş yerine yakın küçük bir ev kiralayarak eşini de yanına alır. 1976’ya kadar oto tamircilik sanatını İstanbul da devam ettiren Mustafa Bahçekapılı sosyal yönünü de geliştirmiş boş zamanlarında bağlama çalmasını öğrenmiştir. Akşam iş çıkışlarında, hafta sonlarında arkadaşları ile ailece pikniklere gider bağlama çalar türküler söylerdi.

1978’de Maçka’da arkadaşları ile bulunduğu bir ortamda bende kendisiyle oturdum ve bağlamasıyla çaldığı” Dersini almışta ediyor ezber” türküsünü birlikte söyledik”.

 

Çocuk yaşta gittiği İstanbul’dan eşinin lösemi hastalığına yakalanması sonucunda doktorların tavsiyeleri üzerine Trabzon’a döner.               Eşini Örnekalan (Mağura) köyüne yerleştirdikten sonra kendisi de Trabzon da bir oto tamirci dükkânı açar. 

            1976’da Trabzon da bulunan bu iş yerini Maçka İlçesine şimdiki Cevizlik caddesine taşır. Sabahları Örnekalan(Mağura)köyünden işyerine geliyor, akşama kadar çalıştıktan sonra tekrar köye dönüyordu.

Bu yıllarda eşinin rahatsızlığı da bir hayli ilerlemiş, bir türlü iyi olmuyordu.Çoğu zaman işyerinde kendisinin yetiştirmiş olduğu büyük oğlu Rahman Bahçekapılı aynı sanatı yürütüyor, kendisi ise eşinin rahatsızlığı ile doktorlarda zaman harcıyordu. 

Çok büyük maddi sıkıntılar içerisinde olduğu, eşinin tedavisini yaptırmak için paraya ihtiyacı vardı.  Gençlik yıllarında büyük bir heves ile almış olduğu tabancasını satarak eşinin bir kısım tedavi masraflarını karşıladı. 01.06.1982’de eşi bu amansız hastalıktan kurtulamaz ve vefat eder.

 

             Eşinin ölümü sonrasında büyük bir moral bozukluğu içerisindedir. Kendisi ve çocuklarının hayatını devam ettirmek zorunda olduğunu düşünerek kendisini tamamıyla işine verir. Küçük oğlu Kahraman Bahçekapılı’ yı da yanına alarak beraberce aynı mesleği yürütürler.

 

Eşinin ölümünden sonra kendisini çocuklarına adayan Mustafa Bahçekapılı çevredeki arkadaşlarının baskısına rağmen bir daha evlenmez. Boş zamanlarında bir hobi olarak öğrenmiş olduğubağlama çalmasını bir daha icra etmemek üzere bırakır. Çok sevdiği bağlamasını bir daha eline almaz.

 

Kendisini çocuklarına adayan, yaşamını sürdürdüğü Örnekalan(Mağura) köyünden sabah erkenden kalkar, köyden Maçka merkez de bulunan iş yerine kendi aracıyla gelir, akşam ise tekrar köyüne dönerdi.Köyden Maçka merkez de okumaya gelen birçok öğrenciyi aracıyla ücret almadan yıllarca taşımıştır. 

 

“Yaşamayı sürdürdüğümüz bu yıllarda Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan taşımacılık hizmetini kendisi yıllarca ücretsiz olarak yapmıştır”.

 

            2007’de bir dikkatsizlik sonucunda köyündeki evi tamamen yanar. Bu yangında elbiseleri içerisinde bulunan bir miktar parası da kül olur. Daha sonra yanan bu evini tekrar yaptırır. Çocukluk yıllarında başladığı oto tamirciliği sanatını küçük oğlu Kahraman Bhçekapılı ya devrederek çalışma hayatına nokta koydu.

 

Hayatını bağ kur emeklisi olarak köyündeki yaşamına devam ettiği 03.08.2012’de yaşadığı bir hastalık sonucunda hayata gözlerini yumdu.

Kaynak kişi: (Kızı) Mine BAHÇEKAPILI