Fatma Karahasanoğlu


BALIKÇI VE HANIMI

    Hangimiz mutluluğu aramaz?


BALIKÇI VE HANIMI

 

                  Hangimiz mutluluğu aramaz? Hangimiz mutluluğumuz için yapamayacağımız işlere girmez? Mutluluk kimine göre, sade bir hayat, kimine göre altından yapılmış saraylar. Aslında mutluluk insanın kendi iç dünyasında yaşadığı bir hayattır. Mutluluğun tarifi Sorulduğunda herkes kendince bir tarif verir. Ancak tarifin aslı insanların belleğinde saklıdır.  

Balıkçı ve karısı hikayesinde olduğu gibi.

 Vaktiyle bir balıkçıyla eşi uçurumun kenarında ki, kulübede yaşarlarmış. Balıkçı da her gün uçurumun kenarına gidip balık tutarak geçimlerini sağlarmış.

Ancak balıkçının eşi hayatından hiç mutlu değilmiş. Kulübenin pis koktuğunu balık yemekten bıktığını ne zaman bu hayattan kurtulacağını sürekli söylermiş.  Balıkçı, eşini çok sevdiğinden mutlu olması için elinden geleni yapmaya çalışıyormuş.

Yine bir gün uçurumun kenarına giden balıkçı, oltasını masmavi denize atmış. Uzun süre bekledikten sonra oltaya balık takıldığını hissederek, çekmeye başlar. Uzun bir uğraştan sonra oltanın ucunda bir dil balığı görür ve “sen bu kadar ağır olamazsın. Herhalde çok yedin.” Dil balığı; “beni öldürme, ben büyülü bir prensim. Beni serbest bırak.”

Balıkçı; “konuşan bir balığı elbette öldürmem. “der ve balığı serbest bırakır. O gün eve balık getirmez. Karısı neden balık getirmediğini sorar. Balıkçı, olan bitenleri anlatır. Eşi daha da, sinirlenir. “çabuk o dil balığına git. Ve bu kulübeden bıktığımı söyle. Bana güzel bir ev yapsın.” Balıkçı istemeyerek olsa denizin kıyısına gider. Ve sihirli balığa seslenir. Çok geçmeden sihirli balık görünür ve ne istediğini sorar. Balıkçı; “eşim mutlu değil. Güzel bir ev istiyor.” Sihirli balık; “tamam eve eşinin yanına git o ev onun artık.”

Balıkçı koşarak eve gider. Kulübelerinin yerinde muhteşem bir ev görür. Yeni mobilyalar, ve şöminesi olan ev balıkçının da hoşuna gider. O gece yatarlar fakat balıkçının eşi hiç uyumaz.  Bütün gece mutlu olabilecek şeyleri düşünür. Sabah kahvaltıda kocasına, “sihirli balığı bulup, saray istediğimi ve beni kraliçe yapmasını söyle.” Balıkçı istemeyerek de olsa, uçurumun kenarına giderek, sihirli balığa seslenir.  Dalgaların arasından çıkan balık, ne istediğini sorar. Balıkçı eşinin mutlu olmadığını saray istediğini ve sarayda kraliçe olmak istediğini söyler. Balık; “evine git, eşine söyle artık saray onundur.”

Balıkçı, eve gider. Etrafında hizmetçiler olan sarayı görür. Hanımı da, başında bir taç ve taht üzerinde oturur. Balıkçı, hanımına mutlu olup olmadığını sorar. Kadın, imparatoriçe olmak istediğini söyler. Balıkçı itiraz etse de, eşini ikna edemez. Tekrar uçurumun kenarına gider ve balığa seslenir. “sihirli balık, neredesin, sihirli balık neredesin?”

Balık, suyun üzerinde görünerek, ne istediğini sorar.  Balıkçı; “eşim mutlu değil. İmparatoriçe olmak ve daha büyük saray istiyor.” Balık; “evine git. Saray onundur. Ve imparatoriçedir.” Balıkçı koşarak eve gider, eski sarayın yerinde daha büyük ve muhteşem bir saray görür. Kapıda muhafızlar, içerde hizmetçiler. Altından yapılmış bir taht üzerinde oturan eşinin etrafında krallar vardır. Balıkçı, yanına giderek, mutlu olup olmadığını sorar. Kadın, düşüneceğini söyleyerek kocasını geçiştirir. Balıkçı çok yorulduğundan yattığı gibi uyur. Kadın, bütün gece düşünür. Aradan bir hafta geçer. Hiç uyumayan kadın, “şimdi uyuyabilirim.” Dediği sırada güneşin doğduğunu görür. Kocasını uyandırarak;  “kalk. Balığa git. Güçlü olmak istediğimi söyle. Benden güneş ve ay benden izinsiz hareket etmesin.” Balıkçı itiraz etse de, karısını ikna edemez. Denizin kenarına gider. Her taraf kararmıştır. Sihirli balığı çağırır. Çok geçmeden balık, gelir. Balıkçı “eşim mutlu değil. Güçlüden güçlü olmak istiyor.” Balık; “evine git. O artık güçlüdür.” Balıkçı koşarak eve gider. Fakat eşini hiçbir yerde bulamaz.  Tekrar balığa giderek seslenir. Balık; “senin hanımın güçlüdür onu kimse göremez.” Balıkçı; “ben eşimi istiyorum” balık; “bunu yapamam. İstenen dileği geri alamam.” Balıkçı, “senin hayatını ben kurtardım. Bugüne kadar hep eşimin istediklerini yaptın. Şimdi de benim dileğimi yerine getir. Ve eşimi bana geri ver.” Balık;  “doğru haklısın. Benim hayatımı sen kurtardın. Benden hiçbir şey istemedin. Şimdi eve git.” Balıkçı, koşarak eve gider. Eski kulübelerinin kapısında, eşini görür. Yanına gider. Kadın; “anladım ki, mutluluk saraylarda taçlarda, tahtlarda değil. Küçük şeylerde saklı.”