KİŞİLİK
Öyle anlar yaşanır ki, kişilik hakları hiçe sayılır. Bir çok insan “ben” diyerek toplum içerisine karışır. Bazılarında bu durum aşırıya kaçar. O zamanda içinden çıkılmaz haller yaşanır.
Aile içi şiddet, başlar. Genellikle psikolojik sorun yaşayanlarda böyle bir durum gözlenmiş olsa da, psikolojik sorun yaşamayanlarda da, aynı durum görülür.
Hasta beyinler sadece kendine değil, topluma da zarar verir. Olmadık yerde kavga çıkartıp, sağa sola sataşır. Küfürlü sözler sarf ederek, öfkesini dışa vurur.
Bu öyle öfke ki! Karşısına her kim çıksa, ona aynı şekilde öfke duyar. Bu anne olur, baba olur, kardeş olur, hiç fark etmez. Yangına benzin dökmek gibi, sürekli harlanır.
Hasta beyin, bir çok kez kendine de, zarar verir. Kontrol altına alamadığı öfkesiyle intihara teşebbüs eder. Bu teşebbüs neticesinde çevreyle olan ilişkisini keser.
Davranış bozukluğu olanların, hiçbir zaman topluma faydası olmaz. bilinçsiz hareketler, gereksiz konuşmalar, sorumsuz yaşayışlar!.
Kişilik bozukluğu genellikle aile içindeki yaşantıyla alakalıdır. Ailenin belli eğitimi ve geliri yoksa, çocuğun gelişimi de o oranda değişir.
Çocuk gelişimini bozuk bir aile içerisinde geçirdiğinden dış dünyayla ilişkisinde daha da hırçın olur. Anne ve babasından bir çok talepte bulunur; para ister, gezmek için araba ister, ayrı yaşamak için ev ister. Vb.
Zaten anne ve babanın durumu belli. Dar gelirli eğitimsiz bir aile! Bu aile çocuğa ne verebilir ki? Ne eğitimine destek olabilir nede isteklerini yerine getirebilir.
Kendisine yetemeyen bu aile, çocuğa nasıl yetecek?!
Kişilik bozukluğu tedavi edilmesi gereken hastalıkların başında gelir. Hasta birey, çoğu zaman hastalığını kabul etmez.
İşte, bu tedaviyi zorlaştırır. Tedavi için kesinlikle hasta ikna edilmelidir. Eğer hastalığını kabul etmiyorsa, o hastanın tedavi süreci uzun olur.
Onun için hasta kesinlikle tedaviyi kabul etmelidir. Daha doğrusu hasta olduğunu kabul etmelidir. Zaten böyle bir kabulleniş iyileşme sürecine girmiş demektir.
Toplu yerde yaşamak ve topluma ayak uydurma kolay değildir. herkes yaşadığı toplumun kurallarına uyacak.
Kurallar neyi gerektiriyorsa, yerine getirilecek. Hiç kimse bir başkasından üstün değildir. aynı haklara sahiptir.
Hak, hukuk tanınmadığında toplum içindeki kargaşa artar. Saygı ve sevgi kendiliğinden yok olur.
