Fatma Karahasanoğlu


  HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR

Adamın biri kendi kendine konuşup, yolda gidiyormuş.


                           HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR

 

                       Adamın biri kendi kendine konuşup, yolda gidiyormuş. Yanından geçenlerin bazıları deli, diyormuş. Adam, hiç birine aldırış etmeden hem gülüyor hem de konuşuyormuş. Yanına küçük çocuk yaklaşarak; “amca, neden kendi kendine gülüp konuşuyorsun?” adam, önce gözlerinin görebileceği kadar uzağa, sonra çocuğun yüzüne bakmış ve; “ben kainatın sırrına eriştim. İnsanlarında, oyun oynadıklarını fark etmediklerine gülüyorum.”der.

                       Oyalanma dünyasında adamın dediği gibi bir çok kişi  oyun oynuyor. Verilen rolleri de eksiksiz yerine getiriyor. Belli süreliğine gelinen dünyadan göç etmeden verilen sürenin dünya işiyle doldurulmasıdır. Dünya işi ne ise onlar yapılır. Sonrada sessiz sedasız dünyaya veda edilir. Her vedanın ardından üzüntüler, yaslar gelir.

Bir çocuk  dünyaya geldiğinde neşeyle karşılanır. Dünya hayatından ahret hayatına göç edildiğinde de, keder, olur.

Her koyun kendi bacağından asılır. Herkes kendi sevabı ve günahıyla gider. Kimse kimsenin yaptığıyla sorumlu olmaz. her sorumluluk kişiyi bağlar. 

                      Zamanın birinde zengin bir bezirganın iki oğlu varmış. Ancak çocuklarından büyük oğlunun yüzü hiçbir zaman gülmez.  Her daim asık surat dolaşırmış.

bezirgan, oğlunun durumuna üzülür, herkesten yardım ister. Ülkenin bütün bilginlerine haber göndererek oğlunun yüzünün neden gülmediğini sorar.

Bilginlerin her biri kendine göre yorumlar. Ancak bezirganın oğlunun neden gülmediği bilinemez

Bezirgan bilginlerden, müspet bir cevap alamayınca bilginleri gönderir. Bezirgan,bu sefer oğlunu takip ettirir. Çarşıda, pazarda, tenhada büyük oğlan takip edilir.

Bezirgan her günün sonunda takip edenden rapor alır.

Aradan günler, haftalar geçer.

Bir gün büyük oğlan çarşıda kasabın önünde durur ve gülmeye başlar. Onu takip eden adam, koşarak bezirganın yanına giderek; “oğlunuzu bugün gülerken gördüm, hem de çok mutluydu. Uzun uzun onu izledim. Gözleri ışıl şıl parlıyordu. Çok da mutluydu.”

Bezirgan meraklanarak; “nerede gördün?” dedi.

Adam; “bir kasabın önünde.”

Bezirgan, adamla birlikte oğlunun  güldüğü kasaba gider. Bezirganın oğlu hala oradadır. Bezirgan meraklı bakışlarını oğlunun üzerinde dolaştırdıktan sonra; “oğlum, neden bu kadar gülüyorsun? Nedenini öğrenebilir miyim?” deyince, babasına dönen oğlan; “Bugün burada kesilen koyunun  kendi bacağından asıldığını gördüm. Anladım ki, kardeşimin yaptıklarından sorumlu değilim. Ben sadece kendi yaptıklarımdan sorumlu olacağım.Herkes kendi bacağından asılacak. Bugüne kadar kardeşimin yaptıklarından sorumlu olacağımı düşündüğümden hiç gülemedim. Mutlu olamadım. Şimdi anladım  ki, ben sadece kendi yaptıklarımdan mesul olacağım.  Her koyun kendi bacağından asılır.”