Fatma Karahasanoğlu


DURAK; CURCUNA, SABIR

Toplu taşıma araçlarına binmeyeniniz yoktur sanırım


                                         DURAK; CURCUNA, SABIR 

 

                     Toplu taşıma araçlarına binmeyeniniz yoktur sanırım. Herkes toplu taşıma araçlarıyla bir yerlere giderek işlerini görür. Çoğu zaman bu yolculuk yorucu ve zahmetli olur. Yolculuğun zahmetli olması kadar insanların duyarsız davranışları, saygısız oluşları yolculuğu daha da zorlaştırır. 

Her kafadan bir ses aracın içini doldurur. Uğultulu sesler, insan beynini gıcıklayacak türden olduğundan, sinirler had safhaya çıkar. Böyle olunca da, kavga kaçınılmaz hal alır. 

Ayakta seyahet eden yolcularla oturan yolcular arasında kısa süreli münakaşa çok geçmeden yerini kavgaya bırakırken, aracın içi bir anda arenayı andırır gibi olur. 

Yolcular arasında fısıltılı konuşmalar, konuşmayanlar tarafından saygısız hareket olarak, algılanır. O anda çocuk sesleri,bebek ağlamaları derken, arabanın içi gürültü yumağına döner. Artık herkes kendi bildiğini okumaya başlar. 

Telefonla yüksek sesle konuşan, müzik dinleyen, arkadaşıyla yüksek sesle sohbet eden. Kısacası bir curcuna fırtınası eser gider. 

Kimse kimseyi ikaz etme hakkına sahip olmadığından “ben” egosuyla hareket edenlerin sayısı arttıkça artar.  Yolculuk gürültülü bir o kadar zahmetli sona erer.      

                         Şehir içi toplu taşıma araçlarında seyahat etmek bir olgunluktur. Gürültü yapmadan, saygısız davranış sergilemeden gidecek olduğu yere sabırla seyahat edilmesidir. Kısa mesafede olsa yolcuların oturması gerekir. Ayakta yolculuk etmek zordur. Her ne kadar toplu taşıma aracı da olsa ayakta yolcu alınmamalı. 

Eğer çok yolcu varsa, otobüsler peşi sıra kalkış yapmalı. Yolcuları duraklarda bekletmenin ne manası var? Yolcular duraklarda fazla yığılmadan otobüsler gelip gitmelidir. Durakta bekleyen her yolcu gelen otobüse binmek için hızlı hamle yapması gayet doğaldır. 

Peki durakta yaşlı, engelli bekliyorsa, o ne yapacak? Hızlı hareket edemediğinden, otobüse binemeyecek mi? Yada ayakta mı gidecek?  Bir Müslüman çıkıp ona yer verirse, o başka. 

Duraklarda bekleyen yolcular, otobüsün tam kalkış saatinde gelmesine isyan etse de, değişen bir şey olmuyor.

Durağa önce üç kişi, sonra on kişi daha sonra bu sayı yirmileri, otuzları buluyor. Araç kalkıştan bir dakika önce durağa yanaşması, tam bir felaketin doruk noktası oluyor. Yolcular, itiş kakış, bağırış çağrış araca koşuyor. 

Sonra yer kapma yarışı başlıyor. Çocuğunu önden geçirmeyi başaran yolcu, iki koltuk kapmış oluyor, çocuğu olmayan yada çocuğunu geçirmeyi başaramayan koltuk kapma yarışını kaybediyor. Artık o yolcu çocuğuyla birlikte elinde paketlerle sağa sola düşmemek için büyük gayret göstermek zorunda kalıyor. 

                       Her ne olursa olsun insan gibi yaşamak ve insan haklarına uygun yolculuk yapmak herkesin hakkıdır. Her kim olursa olsun, itiş kakışı hak etmiyor. 

Allah herkese bir ömür verdi. Ömür doluncaya dek hayat devam edecek. Bunun için her insan bu düşünceyle hareket etmesini bilecek. 

Makamlar, ünvanlar sadece bu dünya için geçerlidir.