Fatma Karahasanoğlu


DOST SOHBETLERİ

Bir yol uzanır gider. Ama nereye?


                                      DOST SOHBETLERİ 

 

                       Bir yol uzanır gider. Ama nereye? İşte, bunu bazen biliriz, bazen bilemeyiz,  Neden mi?

Belki birgün bunu anlarız. Önemli olan iş işten geçmiş olmasın. Yaşanılan  gün bir daha geri gelmeyecek olması ruhlarda eziklik bırakır. Bu eziklik çoğu zaman kişinin günlük hayatını olumsuz yönde etkiler. Bu etkileşim birlikte dostluklarda o oranda zedelenir. 

Hani, dost sohbetleri vardı. O, dost sohbetlerinde özgürce konuşmak ve paylaşımlar olurdu. Hiç kimse anlatıklarıyla yargılanmaz, eleştirilmezdi. Söyledikleri bir başkasına çarpıltılarak anlatılmazdı. 

Dost sohbetleri dostane geçer yüze gülüp arkadan konuşulmazdı. Birinin derdi, her birinin derdi gibi dert edilir, çare aranırdı. Sevinçler, üzüntüler paylaşılırdı. 

Dost sohbetleri riyakarlığa müsaade etmez, herkesin düşüncesini aktarabildiği yer olurdu. Kimsenin ayağı kaydırılmaz, malına, mülküne, canına göz dikilmezdi. İnsani iliişkiler ön planda tutulur, gereksiz yere boş lakırdılar yapılmazdı. 

Dost sohbetlerinde ciddi konular konuşulur, gereksiz yere vakit geçirilmezdi. Toplum sorunları fikir alış verişi yapılarak, çözülür kimsenin onuru kırılmazdı. Herkes, “ben biliirm” değil, biz biliriz derdi. 

Ben egosuyla hareket edilmez, insanlar rencide edilmezdi. Sorunlar sorun olmadan çözüme kavuşturulurdu. 

Dost sohbetlerinde makamların, ünvanların geçici olduğu bilinirdi. Harama el uzatılmaması defalarca gündem konusu olurdu. Hak, her zaman gözetilirdi. 

Dost sohbetlerinde; dostluk vardı. Dost sohbetlerinde; hoş görü vardı. Dost sohbetlerinde; anlayış vardı. Dost sohbetlerinde; sevgi, saygı vardı. Dost sohbetlerinde; merhamet vardı. Dost sohbetlerinde; hak vardı. 

Dost sohbetlerinde ne yoktu? Harama uzanan; el yoktu. Yalan söyleyen; dil yoktu. Dalkavuklar; yalakalar, hırsızlar yoktu.

Dost sohbetleri dostluk üzerine, kurulduğundan dostane geçerdi. İnsanlar, bir arada olmanın mutluluğunu yaşardı. 

                        Aşık Veysel’in dediği gibi; 

“Uzun ince bir yoldayım, 

Gidiyorum güzdüz gece, 

Bilmiyorum ne haldeyim

Gidiyorum gündüz gece

 

Dünyaya geldiğim anda 

Yürüdüm aynı zamanda

İki kapılı bir handa 

Gidiyorum gündüz gece”

Şaşar Veysel iş bu hale

Gah ağlaya gahi güle

Yetişmek için menzile 

Gidiyorum gündüz gece.