DUYGU KARAHASANOĞLU


        ÇİZMEYİ AŞMA

  Öyle insanlarla karşılaşıyoruz ki, maşallah! Bilmedikleri yok.


                                            ÇİZMEYİ AŞMA

 

                   Öyle insanlarla karşılaşıyoruz ki, maşallah! Bilmedikleri yok. Her konuda ahkam kesip, fikir beyan ediyorlar.  Anlamadıkları hiçbir konu yok! Niye, olsun ki! Beyinleri tastamam çalışıyor. Ne eleştiriye açıktırlar, ne de söz dinlerler.

Sabit fikirli oldukları gibi cahildirler. Bir yere saplanıp kalırlar. Sapmaları  önemli değil, önemli. Olan sizi de o saplantılarının içine almaya çalışırlar. Sohbetleri; dedikodu, nifak sokmak, bir başkasının hakkında konuşmak vb.

İşte!  Bu tip insanlar, ne yazık ki mantar gibi türedi.  Ne laf anlarlar ne de söz bilirler. Edep yada adap kelimelerini hiç bilmezler. Görgü kurallarını da bilmezler.  Bahçelerde büyüyen ot gibidirler.

                 Buraya kadar bazı insan  tiplemesi yaptım. Anlayıp, anlamadığınızı bilmiyorum.  Bunun için bir örnekle anlatmaya karar verdim.

Hiç unutamadığım bir anıyı paylaşmak istedim. 2000’li yılların başıydı. Resim sergisi; Trabzon’da bir sanat merkezinde açıldı.  Davetliler birer ikişer salona girmeye başladı. Salonun dört bir tarafına resimler yerleştirilmişti. Bazı tablolar yağlı boya, bazıları da kara kalemle çalışılmıştı.

Ressam, b ir tablonun başında  gelen konukları karşılıyor, hal hatır soruyordu. Her davetli kendine göre salondaki resimlere bakıyor, dikkatlice inceliyordu. Orta yaşlı bir adam, ressamın yanındaki tabloyu inceledikten sonra yorum yapmaya başladı.

“bu renk yerine daha koyu bir renk kullansaydın. Bu manzara uygun düşmedi.” Gibi sözler sarf etmeye başlayınca, ressam;  “burada dur! Çizmeyi aşma.”

Çizmeyi aşma güzel bir cevap olmuştu. Resimden anlamayanlar, bir ressam gibi davranmaya çalışır. Durum sadece resim sergisinde değil. Her konu için geçerlidir.

Bilgin olmayan konularda çizmeyi aşmayacaksın.  Eleştiri yapmak ayrıdır, öneri getirmek çok ayrıdır. Günümüzde bu kavramlar, ne yazık ki, karıştırılıyor. Yalan yanlış, kulaktan dolma bilgilerle toplum önüne çıkılıyor.

Trafikte de, bu sorun yaşanmaktadır. Araç kullanan sürücülerin akıl dengesi yerinde olmalıdır. Psikopatların, psikolojik rahatsızlığı bulunanların trafiğe çıkması cinayetten başka bir şey değildir.  Bu tip insanlar, aynı zamanda saplantılıdır. İlle de, önündeki aracı sollayıp, gidecek! Başka bir araç tarafından sollandığında adeta kriz geçirirler.

Bu tip insanlar ne yol yordam bilir, nede kural tanır.

Söyledik ya! Bunlar, hasta beyindir.

Trafiğin şakası olmaz. Yol, tüm sürücülerin kullandığı bir yoldur. Birilerinin keyfi yada özel mülkiyeti değildir. Trafiğe çıkan sürücüler, her şeyden önce sakin ve sabırlı olmalıdır. Aklı başında hareket etmelidir.  Hız yapmayı marifet sayan, tali yoldan kontrolsüz çıkarak hareket yapan  sürücülerin ne denli tehlike saçtıkları ortadadır.

                 Toplumun hangi kesimi olursa olsun, hangi meslek icra edilirse edilsin, hiç kimse çizmeyi aşmayacak.