26-ANILAR
Anılarımı yazarken bir şeye dikkat etmek istiyorum. Önce olguyu anlatmak , sonra da bir sonuca varmak.O olay ki aradan yıllar geçti, duygusallığı büyük ölçüde kayboldu.
İnsanın özüne işleyen yani kaldı , öznelliği değil , nesnelliği kaldı.
Her sayfada birbirine benzeyen anılar, birbirini tamamlayan,bütünleyen .
Okuyucunun dikkatini bu noktaya çekmek istiyorum.
Yazıların uzunluğu yada kısalığı anlattığım olayın uzunluğuna bağlı, uzun da olabilir, kısa da.
Anlattığım anılar benim yaşamımın bir nevi tarihi, ama sadece yaşamımın değil
ayni zamanda yaşadığım toplumun da bir göstergesi.
O yönden tarafsız da değil.
Dünkü tarafla bugünkü taraf ayni olmayabilir, hatta birbirine karşıt bile olabilir.
Bugün durduğum yer dünküyle aynıysa , o zaman bunca yaşanmışlık nereye
gitmiştir, yada ne işe yaratmıştır?İnsan yaşamında çocukluk,gençlik, olgunluk
ayni şeyler mı?
İnsan yaşamında en önemli şey özeleştiri.Özeleştirinin olmadığı yerde tutucular,
bencillik vardır.Bencilikse donmuş bir kalıptır,Onu okur yazarlığımıza sığdıramayız.
Bu hafta size iki öykü anlatacağım, birisi Amasya'da yaşarken oğlumla ilgili diğeri
onun yaslarındayken başımdan geçen bir başka olay.
İkinci oğlum Bülent on altı on yedi yaşlarındaydı.
Sanırım lise iki yada Lise son sınıftaydı.Üniversiteye hazırlanıyordu.
Bir gün akşam yemeğini yerken dedi ki:
"Baba seninle yemekten sonra bir şey konuşmak istiyorum.Olabilir mı?"
"Olur, dedim, özel mı?"
"Biraz özel "dedi
Yemeği yedikten sonra , gittik arka odaya, karşılıklı oturduk.
Buyur dedim Bülent .
"Baba ben kendi kendime söz verdim, senden saklı , senden gizli hiçbir şeyim
olmayacak.Ben artik sigara kullanıyorum.Bunu bir başkasından duyana kadar
benden duymanı isterim."
"Peki dedim , nasıl ve ne zaman başladın?"
Dedi ki:
"Arkadaşlarla otururken, konuşurken, al yak bir sigara , önce kabul etmedim,zaman
içerisinde birer ikişer kabul ettim, öyle öyle devam etti gitti ve halen de devam ediyor."
"Peki, çok oldu mu, vaz geçebilir mısın, vaz geçmek istesen."
Ona ses çıkarmadı.
Ben de dedim ki ona:
"İnsan sigara içmeye özentiyle başlar, içtikçe alışkanlık olur, alışkanlık olunca da
sigara kullanmak insan hayatının vazgeçilmez gereksinimi olur,ondan sonra da bırakmak istersin de zor bırakırsın " gibi şeyler söyledim.
"Peki şimdi ne yapmak gerekir, harçlığını mı artıralım ,ne marka sigara içiyorsun,
vazgeçmeyi düşünüyor musun?"gibi sorular sordum.
" Vazgeçmeye çalışacağım, senin bunu bunu benden duymanı istedim, bu olayı onun için anlattım."
Ben de ona ilk gençlik çağımda hemen hemen onun yaslarındayken basımdan geçen
bir anımı anlattım.
Dedim ki :
"Bak Bülent bana kandı özel durumunu olanca açıklığıyla anlatabiliyorsun, ben de
seni öfkelenmeden dinleyebiliyorum,oysaki benim sana anlatabileceğim bambaşka
bir sigara içme öyküsü var.Şimdi de sen beni:
Bir yaz mevsimiydi, yayladan köye iniyordum.
Köye yani senin de iyi bildiğin Kusera'ya iyice yaklaşınca, Zarişa denilen yerde birisine rastladım, çok iyi tanıdığım birisine.Adini buraya yazmayacağım birisine.
Atına binmiş o da yaylaya gidiyor.Akşam üstüne doğru.İçimden geçti, şuna bir selam çakayım diye.
"Şelamun aleykum Felan amca.
Adam baktı baktı,küçümseyici, soğuk bir tavırla , suratını ekşitti, hiçbir cevap vermeden , atını dehledi, çekti gitti.
Ben köye gidene kadar kafamda konuyu tekrar yoğurdum, yanlış mı yaptım,,niye yanlış olsun,selam vermek ayıp mıdır , niye ayıp olsun,adam o şekilde beni aşağılayacağına atını durdurup, bana yanlışımı söyleyemez miydi?
Köyde anam vardı , ona da bir şey söylemedim.
Aradan bir hafta geçti, anam çeşmeye su almaya gitti.Gelince yüzüme sorgulayıcı bakışlara bakmaya başladı.En sonunda dedi ki :
"Falan ağayla aranızda ne geçti?"
Anlattım ona yolda olan biteni.
"Niye bana anlatmadın?" dedi.
Ben de "Anlatmaya değer bulmadım." dedim.
Dedi ki beni bugün çeşmeye giderken yolda gördü ve dedi ki :
"Ee gi Lütfiye, ha u uşağı niye terbiye etmeysun. o kimdir ki bana yolda izde selam
verecek?"
"İyi ya o sana selam verdi, başka bir terbiyesizlik yaptı mı , hayır, sen de selamını almayaydın yada neden yanlış olduğunu söyleseydin."
dedim.
"Bana başka ne yanlışlığı yapabilir ki." dedi ve çekti gitti.
Ben de :"Peki" dedim.
Ancak o gençlik öfkesi içimden köpürmeye başladı.
Ertesi gün kahveye gittim, köy kahvesine.Baktım Filan ağa orda oyun oynuyor,
domino.Kahveciye dedim ki bana bir Bafra sigarası getir.
Sigarayı aldım, açtım, bir sigara yaktım , dumanını da Felan Ağaya doğru
üfledim.Felan ağa biraz sonra oyunu moyunu bıraktı, kahveden çıktı gitti.
Terbiyesizlik öyle olmaz böyle olur dercesine.
Sonunda da Falan ağayla çok samimi olduk.Yaylalarda yediğimiz içtiğimiz ayrı
giderdi
Senin gibi kendini rahatlıkla ifade edebilen birisi böyle terbiyesizlik yapar mı?
Biz köydeyken bize söz hakkı kim verirdi ki? Biz de kendimizi böyle yanlışlıklar yaparak kanıtlamaya çalışırdık.
Ama senin gördüğüm kadarıyla buna hiç ihtiyacın yok.Kendini sigaraya başlamak
gibi olumsuz işler yapmak yerine daha olumlu işler yaparak kanıtlamalısın.
İSMET EYÜBOĞLU
OKURYAZAR ÖĞRETMEN
