MUSTAFA ERDEN
NALBUR
Kozağaç(Hordokop) köyünün uzun boylu,has delikanlısıdır Mustafa Erden (Mustafa ÇAVUŞ)… Cumhuriyet öncesi 1904’de aynı köyde dünyaya geldi.
Babası Hacı Ali Erden’dir. Diğer kardeşi yine Maçka’nın güzide esnaflarından bakkal Ali Erden’in babası Muhammet Erden’dir…
Mustafa Erden’ in çocukluk yılları doğduğu köyde geçer.İlkokul yıllarında o dönemin Maçka ilçe merkezi içerisindeki medrese okuluna gider.Ortodoks Rum halkının Maçka bölgesinde yaşamış olduklarından Rumcayı, Ruslarında Trabzon’u işgal ettikleri yıllarda Maçka bölgesinde bulundukları için de Rusçayı ve eski Türkçeyi iyi konuşur.
Kozağaç(Hordokop) da babasına yardımda hiç eksik olmaz.Bazen yaylada,bazen köyde tarım ve hayvancılıkla,bazende köyde yetiştirdiği tavuklardan elde ettiği yumurtaları,beslediği ineklerden de elde ettiği süt,peynir,yağ gibi hayvansal ürünleri Maçka pazarın da satarak aile bütçesine katkıda bulunurdu.
Askerlik yaşı geldiğinde görevini tamamlamak için askere Sarıkamış bölgesine gider.Askerlik görevi süresince halkın bir çoğunun okur yazar olmadığından dolayı komutanı tarafından çavuş rütbesi ile ödüllendirilir. Askeri birlikte bulunan ve okur yazar olmayan erlere okumayı ve yazıyı öğretir.Askerlik dönüşünde artık adı Mustafa Çavuş olarak anılır.
“Maçka merkez de esnaf arkadaşı olan babam Rahmi Konak ve amcam Muzaffer Konak zaman zaman dükkânına beni gönderdiklerinde git Mustafa Çavuş’ tan “10 kilo tuz al” diye söylerlerdi.”
Askerlik dönüşünde bir ay Trabzon’da polis olarak görev yapar.Ancak bazı nedenlerden dolayı bu mesleği bırakmak zorunda kalır ve Maçka’ya köyüne döner.
İlk evliliğini halasının kızıyla yapmak ister.Düğün tarihi belli olur, düğün için yemekler yapılır, güzel bir köy düğünü yapılacağı gün, kızın babası Mustafa Erden ve ailesinin fakir olduğunu beyan ederek düğün yapmaktan vazgeçer ve kızı kendisine vermezler.
Bu olay Mustafa Erden için çok büyük bir yıkım olur ve yaşama sevinci kırılır.Kendisini çabuk toparlar, tekrar köyde tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başlar.
Mustafa Erden(Mustafa Çavuş) çok sosyal bir insan olduğu söylenir.O dönemin yaşantısı olan her evde bir at bulunduğundan At sırtında bütün köy ve yaylaları dolaşmaya,silahla mermi atmaya ve düğünlerde horon oynamaya gider.
Silaha o kadar meraklıdırki o yıllarda çalıştırmış olduğu su değirmenini bir “Parabellüm” tapanca karşılığında satar.
İlk evliliğinden Kısmet adında bir kız, Turan adında bir erkek evlat sahibi olur. Ancak sevinci kısa sürer ve eşi hastalık sonucu vefat eder.Daha sonraki tarihlerde Akarsu(Larhan) köyünden olan Emine Erden ile ikinci evliliğini yapar. Bu evlilikten Aydın,Yılmaz ve Coşkun adında üç oğlu dünyaya gelir.
Köylerde yaşayan insanlara destek olma adına, yakacak ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Orman işletme müdürlüğü tarafından her yıl orman da odun yapılmasına izin verirlerdi.
“Mustafa Çavuş” Bir defasında köyünde çok ilginç ve tehlikeli bir olay yaşar…
Köydeki komşuları ile beraber kışlık yakacak ihtiyaçlarını karşılamak için orman da odun keserken, kesilen ağacın bir dal parçasının başına isabet etmesi sonucu dal başına kakılır. Başındaki bu dal parçasını çıkarmak için Trabzon ve bölgesinde bir doktor bulunmaz. Bu dal parçasını çıkarmak için İstanbul’a gider ve bir Yunanlı doktor tarafından ameliyat edilerek eski sağlığına kavuşur.
Aradan geçen zaman içerisinde ticaret hayatını biraz daha geliştirir. Trabzon bölgesinden toplamış olduğu fındıkları doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerde satar.Zaman, zaman da o dönemde Maçka civarında ağaçların yakılarak elde edilen odun kömürünü at arabaları ileTrabzon’a taşıyarak satar. Kısa bir süreliğine şimdiki Ziraat bankasının yanındaki fırını Yakupoğlu Ali Efendi ile birlikte işletir.
Sonraki yıllarda Maçka merkez cami avlusunda bulunan ve içerisinde ekmek fırını olan dükkânı kiralayarak bu fırını hem fırın hem de bakkal olarak çalıştırır. Daha sonraki yıllarda fırını ve bakkal işletmeciliğini bırakır. Mevcut işyerini nalbur dükkânına çevirir.
Cami avlusunda bulunan bu dükkân 1990 lı yıllarda o dönemin belediye Başkanı olan Ömer Yıldız tarafından cami avlusuna katılması için kendisine teklif yapılır. Belediye tarafından kendisine başka bir yerde daha küçük bir dükkân verilmek üzere burasının yıkımı gerçekleşir.Bu dükkânda 45 metre kare kadar bir alanı karşılıksız olarak cami avlusu olarak bırakır.
Mustafa Erden’in iyi dostlarından bir tanesi de “HaçkalıHoca Baba” diye bilinen şahıstır. Zaman zaman Haçka’ya ziyaretlerine gider, misafiri olur ve hoş sohbetlerde bulunur.
1976’da haç vazifesini yerine getirir. 1990yıllarına gelindiğinde artık yaşlanmıştır. Uzun yıllar hizmet verdiği Maçka’da ki esnaflık hayatına son vermek zamanı gelmiş olduğunu düşünerek nalbur dükkânını oğlu Aydın Erden’e bırakır.
Ölümüne kadar geçen sürede eşi Emine Erden ile Reşadiye mahallesindeki evinde yaşantısını Bağ Kur emeklisi olarak devam ettirir. 28 Kasım 1992’de 88 yaşında hayata gözlerini kapatır.
Kaynak: Oğulları Yılmaz ERDEN-Coşkun ERDEN