BİR PARÇA HAYAT
Geçen hafta, rehber öğretmenlerinin yazıp oynadığı “Bu Sahne Aynı Biz” oyunu oldukça tanıdıktı.
Günlük hayat sahneye taşınırken, insanlığın hangi boyuta geldiği açıkça gözler önüne serildi. Salonu dolduran velilerin her biri oyunu dikkatle izleyip, kendi aralarında fısıltıyla konuşmaları dikkatimden kaçmadı.
Perde açıldığında ışıklı sahnede, bir aile karşımıza çıktı. Dede, Trabzonspor maçını seyrediyor, gelin tablette dizi izliyor, büyükanne oda içerisindekileri seyrediyor, torun bilgisayarın başında kız arkadaşıyla koyu muhabbette, dedenin oğlu cep telefonunda okey oynuyor. Kız torun çay servisi yapıyor.
Herkes kendi dünyasında zaman geçiriyor. İlgisizlik çay servisi yapan kızı iyice bunaltıyor. Bir mucize olmasını yürekten istiyor.
Çok geçmeden elektrikler kesiliyor. Bir anda oda karanlığa gömülüyor. Her biri farklı yorum yaparak, meşgul olduklarının yarıda kaldıklarına isyan ediyor.
Kız, mutluluktan öteye beriye koşuyor. Aile bireyleri ister istemez sohbet etmeye başlıyor. Aylar önce yüzüne estetik yapan kadını oğlu ilk kez fark ediyor.
Aynı çatı atında yaşayan bireyler, bu denli birbirlerine kayıtsız kalması insanlığın ne durma geldiğini de, açıkça göstermiştir. Cep telefonları çıktıktan sonra iletişim neredeyse kalmadı. Herkes kendi dünyasında bir şeyler yaşamaya başladı. Eskiden olduğu gibi evlerde sohbet ortamı kalmadı. Akşam aynı masa etrafında yemek yeme de, neredeyse bitti. Kimse kimsenin derdini dinleyip, anlamıyor.
Tiyatro oyunu, bize bu ilgisizliği açıkça gösterdi. Cep telefonunda okey oynayan adam, kızının uzattığı çay bardağını alırken; “yan masadan” diyecek kadar nerede olduğunu unuttu.
Evde herkes kendini bir dünya kurdu. O dünyasında yuvarlanıp gidiyor. Nereye kadar elektriklerin kesilmesine kadar.
Konuşmak kadar güzel ne olabilir? Aynı çatı altında yaşayıp, bu denli ilgisiz olmak herhalde günümüz modası olsa gerek. Konuşmaya, konuşmaya insanın kelime dağarcıda azaldı. Neredeyse tarzanca konuşulacak.
Teknoloji yerine ve ortamında kullanıldığında insanlığa sağladığı fayda tartışılamaz. Ancak yerinde zamanında kullanılmayan teknolojinin de verdiği zarar küçümsenmeyecek boyuttadır.