DUYGU KARAHASANOĞLU


ZAMANIN BİRİNDE

ZAMANIN BİRİNDE


ZAMANIN BİRİNDE

 

                         Nasreddin Hoca, bir gün eşeği hava alsın diye evin damına çıkarır. Bir müddet sonra eşeği damdan aşağıya indirmeye çalışır. Eşek,  inat eder ve damdan inmez. Hoca kan tere boyanır. Ve eşeğe kızarak;  “inmesen inme. Ben gidiyorum, ne halin varsa gör.” Dedikten sonra damdan iner.

Eşek, yalnız kalınca, damda öteye beriye koşar, zıplar, hoplar. Nasıl olduysa, dam çöker ve eşek yere düşer ve ölür. Nasreddin Hoca, bir eşeğe bir de, çöken dama bakarak; “demek ki,  eşeğin mertebesini yükseltirsen, hem bulunduğu yere hem de kendine zarar veriyor.”

                     Gereğinden fazla kimseye değer verilmemeli. Çünkü  değeri kaldırmadığında hem bulunduğu yere hem de kendine zarar vermesi kaçınılmazdır. Hayatın değerini ve bulunmuş olduğu mevkiinin değerini bilenle bilmeyen asla bir olamaz. Bir de, insan geçmişini asla unutmamalı.

                     Vaktiyle padişahın veziri her gün kendisine ayrılan odaya girer. Saatlerce kalırdı. Bir gün, O’nu muhafızlardan biri takip eder. Vezirin odaya girdieğini ve saatlerce kaldığını görür. Padişahın huzuruna çıkarak; “hünkarım, veziriniz sizden bir şyler saklıyor. Odasında büyük bir hazinesi var.” Padişah, meraklanarak, muhafızın dediklerini dikkatle dinler. Derhal vezirin odasına gidip bakmasını ister.

Muhafız, emir üzerine vezirin odasında soluğu alır.  Kapıyı açıp içeri girdiğinde gözlerine inanamaz. Eski bir sandık içerisinde, eski giysiler görür ve anlam vermez.  Padişahın huzuruna tekrar çıkarak; “efendim, odada eski giysiler dışında bir şey göremedim.”

Padişah,  vezirle birlikte giysileri huzuruna ister. Muhafız, önce eski giysileri padişahın huzuruna çıkartır. Daha sonra veziri durumdan haberdar eder.

Vezir, padişahın huzuruna çıkarak, emirlerini beklediğini söyler. Padişah, giysileri göstererek, “bunlar ne demek” der. Vezir, padişahın elindeki giysilerin kendisine ait olduğunu görür. “hünkarım, o giysiler bana ait. Ben vezir olmadan önce çobandım. Geçmişimi unutmamak ve bulunduğum mevkide şımarmamak için bu giysileri saklıyorum. Ve her gün birkaç saat onlara                       bakıyorum.”

                     Hayatın gerçekleri acı olduğu kadar geçmişin izleri de, daima hafızalarda saklı kalmalıdır. Bugünün şartlarına aldanıp, gelecek yılları ipotek altına almanın da, manası yoktur. Geçmişten ders çıkarmak, yarınlara daha güvenle bakmak demektir.