Fatma Karahasanoğlu


YERGİNİN DEĞİL, BİRLİĞİN ZAMANI  

YERGİNİN DEĞİL, BİRLİĞİN ZAMANI  


                                      YERGİNİN DEĞİL, BİRLİĞİN ZAMANI  

 

           “Güvenme dostuna, saman doldurur postuna.” Dostlarla paylaşılan dünya belki de, aile fertleriyle paylaşılmaz veya sınırlı paylaşılır. Dostların dargınlığı sırasında  sırlarının da anlatması hiç de, hoş karşılanacak durum değildir.

Güven sağladığımız kişinin güvenini sarsmak veya yok etmek, çirkin davranıştır. Eğer birinin hakkında bir şeyler söylenecekse ; doğrudan o kişiye söylenmelidir  lehte, aleyhte... Bunu yapamayacak kadar cesaretli değilse, o kişinin yaşamından şüphe etmek, gerekmektedir. Korkak, pısırık, laubali arkadan nutuk atan minicik asalaktan başka bir şey değildir.

         Zaman, zaman hepimizin başına böyle hoş olmayan işler gelir.  Bazen arkadan konuşan durumuna düşeriz bazen de, çekiştirilenin. Ne amaçla böyle basit işlerle uğraşılır. Herkesin kendine göre geçerli sebebi vardır ve o gerekçenin arkasına sığınarak, savunmasını yapar. Hiçbir savunma aslında arkadan konuşmayı haklı kılmaz.

Dedikodulara ayrılan zamanın dörtte biri, eğitici konulara ayrılsa eminim etrafımızda kültürlü ve bilinçli insanlar buluruz. Yoksa durum daha da, kötüye gidecektir.

         Bilinçli bir toplum, asla zamanını boş ve gereksiz işlere ayırmaz. Çocuk sokakta top oynayacak, gerekirse anne ve babasını dövmeye kalkacak, arkadaşlarına küfür söyleyecek. İşte, zamanını dedikoduya ayıranların yetiştireceği çocuklar bu şekilde olur. düşüncesiz, saygısız !..

                  Anlatmaya çalıştıklarımı eli kalem tutan, düşünen her beyin anlar. Ancak vaktini dedikodulara ayıran sözüm ona yıllarını yazıya verdiğini söyleyen yazarlar, boş sözlerle ömür doldururken genç kuşakların kalemine utanmadan dil uzatırlar.  Mutlaka geçilmesi gereken yollardan sonra belirli normlara ulaşılır. Doğal karşılanması gerekmez mi ? Eğer bir büyük büyüklüğünü yapamıyorsa, küçüğünden de saygı bekleyemez. Her şey konuşularak halledilmez mi ? Ama karşılıklı olunursa...

                   Günümüzde her şey değerini kaybettiği için dostluklarda, o oranda zedelenmiştir. Belirli konular dışında ne konuşuluyor, nede bir şeyler paylaşılıyor. Bu durum kişilik bozukluklarına neden olmasının yanında, içe kapanıklığa yol açmaktadır. Az konuşan insan, az konuşan toplum demektir, zaten istenen bu değil midir ?!.