ismet eyüboğlu


YEREL SEÇİMLER VE MUHTARLIK SEÇİMLERİ

Ülkemiz yönetim anlamında değisik  bölümlere ayrılıyor:


YEREL SEÇİMLER VE MUHTARLIK SEÇİMLERİ

Ülkemiz yönetim anlamında değisik  bölümlere ayrılıyor:
Mahalle, köy, ilçe, il, büyük il.
Üretim anlamında bu ayrışma son dönemlerde anlamını yitirdi ancak şu anki
yapılanma bu.
Bu yapıları yönetecek kişilere yerel yöneticiler denir.
Her beş yılda bır yapılan yasal seçimlerle bu yönetim kademelerine yönetim kurulları ve yöneticiler seçiliyor.Bu yıl da yerel yönetim seçimi var.
Nüfusları belli bir sayının üstünde olan illere büyük şehir, o sayının altında olan
illere de küçük şehir deniliyor.
Büyük şehirlilere seçilen adaylar o şehrin tüm ilçelerinden ve köylerinden sorumludur.
Küçük şehirlere seçilen adaylar ise sadece bulundukları şehrin merkez ilçesinden
sorumludurlar.
İlçeler daha özgür, daha bağımsız durumdadır.Bulundukları ilçenin köylerine kadar
yönetme yetkileri vardır.
Muhtarlık, sözcük anlamı olarak "özerk"anlamındadır.Kendi kararlarını alabilen,uygulayabilin anlamında,
Muhtarlıklar devam ediyor.Ediyor ama yetkileri nelerdir, onu kimse bilmiyor.
Bu yerel yönetimler yasaları böyle.
Eleştiricin bir gözle bakacak olursanız birçok eksiği var.
Örnegin aşağıya doğru indikçe her kademenin yetkileri azaltılıyor.Muhtarlığa sıra
gelince bütün yetkiler sınırlanıyor.Ama öbür taraftan muhtara aylık asgari ücretten
maaş veriliyor.Yetkiler sıfırlanıyor, ama ücret , silah vs. veriliyor.
Peki bu ne perhiz, ne lahana turşusu, yetkileri sıfırla ama ücret ver.
Hangi akla , hangi mantığa göre?
Demek ki ortada bir bit yeniği var.
Nedir o bit yeniği?
Bu ücret  neyin karşılığı ?
Demek ki yasayı koyan diyor ki yetkiler bende olacak,ama sen benim dediğimi
yapacaksın, bu ücret de onun ücreti.O zaman hangi özerklikten bahsediyorsun ?
Onun içinde bu seçim atmosferinde, bu işsizlik ortamında , ortalık muhtar adaylarından geçilmiyor.
Öte yandan dikkatimi en çok çeken konulardan birisi de hayvan besleme meselesi.
Büyük kentlerde köylerde dahil hiçbir yerde hayvan beslenemeyecekmiş.
Efendim mahallede horozun olsa gidip seni belediyeye şikayet edip dese ki bu horoz
beni  rahatsız ediyor, bunu yok edin .Belediye de gelip sana o horozu yok ettirebilir.
Büyük baş hayvan beslemek , maazallah !
Olanaksız , mümkün değil .
Peki bunlara rağmen beslenmiyor mu?
Beslenmez olur mu?
Besleniyor ama , sağ olsun belediyemiz göz yumuyor.Allah başımızdan eksik etmesin!
Buna da BİÇİMSEL DEMOKRASİ denir
Peki eskiden nasıldı, o köylerde,  mahallelerde köy gibi, mahalle gibi insanın yaşadığı
zamanda, yerel seçim zamanlarında muhtarlığa aday bulmakta sıkıntı yaşanırdı.
Köyün yönetiminde muhtar, öğretmen ve köy imamı vardı. Köyùn işlerini bunlar
planlar ve kotarırdı.Şimdi kala kala kim kaldı?
İmam kaldı sadece.
Peki eskisi doğru muydu?
Asla değil, doğru yetki vereceksin, sonucunu doğru isteyeceksin.
Yani yetkiyi de vereceksin , ücreti de vereceksin.
Bir de işin geleneksel boyutu var.
Aksakallı ve Dedekorkut boyutu.
Türk toplumu kendisini  yönetecekleri eskiden beri bilir.En kötü zamanda içinden
bir Alsakallı ya da bir Dede Korkut çıkartır.
Kimdir bu Aksakallılar ve Dede Korkutlar?
Bunlar o donemin en bilinçli, en akıllı kesimleridir.Özverilidirler,adaletlidirler, hep
doğrudan yanadırlar.
Toplum zor günlerinde bunları bulup ortaya çıkarır, canını , malını, varını, yoğunu onlara teslim eder..
Bundan daha güvenilir ne olabilir?
EVRENSEL DEMOKRASİ  budur işte.
Bütün sorun en güvenilir , en sağlam olanları bulup onlara her türlü yetkiyi vererek
onları iktidara taşıyabilmektir.
Sevgili dostlar , günümüze baktığımız zaman her şey birbirine karışmış.ayak baş
olmuş ,baş ayak.Ne büyük küçüğü, ne küçük büyüğü tanıyor.Herkes bir yol
tutturmuş onun peşine gidiyor.O yol paranın yoludur, kimse paradan başka kutsallık
tanımıyor.
Ne diyelim , Allah sonumuzu hayretsin diyelim,gayri.Gerçi sonuç pek hayır olacağa
da benzemiyor.