DUYGU KARAHASANOĞLU


VE HİÇ ÜZÜLMEYECEKSİN

Bir mesleği ya icra edersiniz yada etmezsiniz. Bir iş yapılırken zorunluluk hissedilmemeli.


VE HİÇ ÜZÜLMEYECEKSİN

 

                        Bir mesleği ya icra edersiniz yada etmezsiniz. Bir iş yapılırken  zorunluluk hissedilmemeli. Geçen haftalarda bir kadınla tanıştım. Kadın şiir yazıyormuş. Yani şairmiş. Üstelik yazdığı şiirleri seslendiriyormuş. Bu kadıncağızın bir sorunu varmış. O sorunu da yazdığı şiir kitabının pazarlanmasıydı.

Bir kitabı; parasız dağıtmak, diğer bir ifadeyle hediye etmek, maddi imkanı kısıtlı olanlar için zordur. İlle de, kitap yazacağım diyenler, kendilerini topluma kabul ettirmeye çalışmak isteyenlerdir. Diğer bir ifadeyle egosunu tatmin etmektir.

                 Şair kadın, kitaplarını pazarlamayı düşünürken, imza karşılığı hediye etmek zorunda kalır. Bir çok çocuk kadının etrafını sarıp kendilerine   kitap hediye  edilmesini ister. Şair kadın istemeyerek de olsa çocuklara kitapları hediye eder. Sonra da parasız kitap dağıttığına hayıflanır ve üzülür.

Düşündüm çok düşündüm. Bu kadının yaptığını ben çok yaptım. Ama kitaplarımı hediye ettikten sonra hiç üzülmedim. Bir okula gitmiştim. Okulun bahçesine girer girmez, yedi sekiz çocuk yanıma gelip, ?yazar abla, yazar abla. Bize ne getirdiniz?? çocuklara doğru eğilip, kitap getirdiğimi fısıldadım. Her biri bir ağızdan; ?yaşasın yazar abla, ne zaman vereceksin kitapları?? zilin çalmasını bekleyeceğiz dedim.  O çocuklar yanımdan hiç ayrılmadan her hareketimi inceledi. Gözlerindeki parıltıyı görmek büyük bir mutluluktu. Sade masum yüzleri ay gibi parlamıştı. Dudaklarının her iki yanında gonca gibi açan gülümsemeleri vardı. 

Zilin çalmasıyla çocuklar benden önce sınıflarına gitti. Bir kız öğrenci geri dönüp, elimden tuttu. Sınıfa kadar beraber yürüdük. Sınıf kapısından girer girmez öğrenciler aynı anda sıraların üzerine elleriyle vurmaya başladı. Bir müddet onları izledim. Sonra konuşmak için yanlarına gittim.  Aynı anda otuz çift göz bana döndü.  Sıralara vurmayı kestiler.  Kitaplarımı hediye etmek için önce sessiz olmalarını ardından sıraya girmelerini istedim.  Çocuklar sıraya girdi.

O gün ?Tarihi Soygun (öykü), Gizemli Yolculuk (roman)´ iki ayrı kitabımı hediye edecektim. Çocuklardan tek ricada bulundum. Kitapları okumalarını ve özetlemelerini istedim.

İmzaladığım kitapları sırayla öğrencilere hediye ettim. Kitabını alan çocuk, sevinçten koşarak sırasına oturdu. Son öğrenciye kitaplarımı imzalayıp hediye ettikten sonra anlaşmamızı bir kez daha tekrarladım. Öğrenciler  hep bir ağızdan; ?tamam yazar abla. Kitapları okuyup özetlerini çıkartacağız.?

Çocuklar kadar bende çok mutlu oldum. Onların roman okuma arzusunu görünce, ne kadar doğru bir iş yaptığımı bir kez daha anladım. Para bir çocuğun gözlerindeki okuma parıltısından daha değerli değildir. Şair kadına bir tavsiyede bulundum. Kitaplarını öğrencilere hediye edeceksin ve hiç üzülmeyeceksin.