Turhan Eyüboğlu


Türkiye’de Engelli Olmak

Türkiye’de Engelli Olmak


Türkiye’de Engelli Olmak

 

Engelli sözcüğü, doğuştan ya da sonradan olan kimi uzuvları ya da beynin bazı fonksiyonlarını kaybeden insanlar için kullanılan bir sözdür. Bunun yanı sıra maalesef ülkemizde insanlar, sosyal yaşamlarında yapılmayan çoğu şeyden ötürü engellenmekte ve dertlerine dert katılmaktadır.

 

İnsanların fiziksel veya zihinsel yetersizlikleri olabilir. Hiç kimsenin bir iki dakika içinde bir arabanın çarpacağının veya bir felç geçireceğinin ve bu olumsuz durumlarla karşı karşıya kalmayacağının bir garantisi yoktur. Gerçek bu iken insanlar kendilerinin bu derece yakın olduğu bir meseleye daha ciddi yaklaşmasında fayda var. Hele bu bir belediye başkanıysa daha da ciddi yaklaşmalıdır.

 

Bugün ilk defa arabaya -ki arabama- ayaklarının yardımı olmadan binen birini aldım. Koltuğa oturmadaki mücadelesi bana dakikalarca uzun geldi. Nasıl zorlandığını ve acele etmek isterken ki mahcubiyetini gördüm. Abisinin onu kucağına alarak taşımasına tanık oldum. Ayaklarına hakim olamamasından dolayı oturmasındaki zorluğu ve sanki ona ait olmayan ayaklarının ne yaptığını bilmez hareketlerini gördüm.

 

İlk defa beden engelli birini bu kadar yakından ve hissettiklerini hareketlerinden anlama duygusuna sahip oldum. Yaşamının zorluğunu, toplumun bakış açısını, eve saklanma nedenlerini anladım. Anladım derken abartmış olabilirim; zira onları anlamam bizler için mümkün değil. Anlamamız için ya onun gibi olacaksınız ya da onunla bir evde yaşayacaksınız.

 

Bazen içimden geçirdiğim olmuştur. Seçtiğimiz belediye başkanlarını üç ay boyunca beden engellilerin kullandığı arabayla işe gidip gelmesini sağlasak... Hayal etmeye başladım ve biraz daha ileri gitmek istiyorum. Sadece belediye başkanları değil belediye başkan yardımcılarının da aynı arabayla üç ay boyunca yaşamalarını istesek, ayıp mı etmiş oluruz?

 

Bu kenti idare edenlerin günlük yaşamlarında sinemaya gitmesini, parklara girmesini, belediyelerin yaptığı tuvaletlerde ihtiyacını karşılamasını, çok övündükleri şehir yapılanmasındaki kaldırımdan inmelerini ya da yolun karşısına geçmelerini, gidecekleri yere geç kalmamaları için şehir ulaşımında kullanılan arabalara binmelerini istesek ayıp mı etmiş oluruz?

 

Öyle yöneticiler seçiyoruz ki seçildiği saatten sonra her şeyi biliyorlar! Makine mühendisi oluyorlar, inşaat mühendisi oluyorlar, şehir planlamacısı oluyorlar, ilerideki yılları göz ününe alarak planlar yapıyorlar. Şehir peyzajını biliyorlar, yolların nereden geçeceğini biliyorlar; hatta uçan yolu bile planlayabiliyorlar. Böyle bir yetkiye ve bilgiye sahip oluyorlar. Ne güzel değil mi?

 

Ancak tekerlekli sandalye ile yolun karşısına geçemiyorlar, kaldırımdan inemiyorlar, sinemaya gidemiyorlar, yaptıkları tuvalete giremiyorlar, şehir içindeki ulaşım aracına binemiyorlar! 'E canım, bu kadar işi de yapamasınlar, ne olur?' diyorsun ya, olan şu arkadaşım: Bunu dediğin için çevrende özgürce gezen beden engelli arkadaşlarımızı göremiyorsun, onları eve hapsediyorsun. Hani sinemaya gidiyor, film seyrediyor, gülüyor, ağlıyorsun ya, bu arkadaşlarımızı orada da göremiyorsun. Hani kaldırımdan inerken hatırlamadığın o hareket var ya ayağını atıp inmen, işte onu yapamadığı için onu eve hapsediyorsun!

 

Ama şunu sana garanti edebilirim. Hani geçen seçimlerde oy vererek seçtiğin belediye başkanları var ya onlara gidip 'Ben seçimde size oy verdim, sizden bir ricam var. Şu gördügün beden engelli aracıyla bu şehri üç ay idare etmeni istiyorum.' dersen ve buna sahip çıkarsan bu şehirde ne kadar beden engelli arkadaşın olduğunu görme fırsatın olur!

 

Yoksa başını kuma gömer, devam edersin!