Fatma Karahasanoğlu


TAHAMMÜL 

Öyle bir düzende yaşıyoruz ki, kimsenin kimseye tahammülü yok. Tahammülü olmadığı gibi saygısı da yok.  En küçük olay karşısında sinirlenme, kavgaya varan hadiseler…


TAHAMMÜL     

 

         Öyle bir düzende yaşıyoruz ki, kimsenin kimseye tahammülü yok. Tahammülü olmadığı gibi saygısı da yok.  En küçük olay karşısında sinirlenme, kavgaya varan hadiseler… 

Bize neler oluyor? Dedirtecek cinsten olaylarla karşılaşıyoruz. Konuşmayla halledilecek meseleleri silah kullanarak halletmeye çalışıyoruz. Derdimizi konuşarak değil, öfkeyle belli ettiriyoruz. Bağırma ve çağırmayı kendimize bir özellik sayıyoruz. Kin duyup, nefret  etmeyi görev biliyoruz. 

Toplumun değer yargılarına aykırı davranış sergilemeyi de, ayrıcalık sayıyoruz. Sokaklarda öteye beriye sataşmayı çağdaşlaşma olarak algılıyoruz.

Kısacası, davranış bozukluklarını medeniyetin getirdiği teknolojinin sunduğu armağan kabul ediyoruz. 

         Teknolojinin bir harikası olan bilgisayarı hizmette değil, işkencede kullanmak moda oldu. Annesini nasıl keseceğini sitelerde dolaşıp söyleyen gencin, ruhsal durumu ortada. Bir benzer olay, denizaşırı ülkeden geldi, internette insanlara çok kızdığını ve öldüreceğini ilan eden genç, soluğu sokakta aldı. Rast gele salladığı bıçakla dehşet saçtı. Altı kişiyi öldürdükten sonra, “canım sıkıldı. İnsan öldürmek istedim.” Açıklamasında bulundu. 

Demek ki, can sıkıldığı zaman insan canına kıyacaksın. O zaman can sıkıntısı geçecekmiş! Gencin söylediği bu!..

Boşlukta dolaşmayı biraz da, kontrolsüz internet siteleri yarattı. Bilinçli olmayanlar girdikleri sitelerde amaçsız, dolaşarak kendilerini daha da çıkmazın içerisine sokuyor. Girdikleri çıkmaz sokak da, öteye beriye saldırıp, dehşet saçması kaçınılmazdır.

         İletişimi neredeyse unutan bir toplum olduk. Paralı işlerde muhabbet vardır, parasız işlerde muhabbet olmaz, düşüncesi hakim oldu. Denilenler artık algılanmadan bir başka olayın kritiği yapılır oldu. Kimin dediği, ne dediği belli değil. Eski sohbetlerin kalmadı. Kalmadığı gibi karanlık ortamlar yaratıldı. 

İnsanoğlu, konuşarak işlerini halleder. Eğer bunun aksisi gündeme geliyorsa, ki geldi, işin içinden çıkılmaz ortamların, başlangıcı gündem de demektir. Kaba kuvvetle işler halledilmiş olsaydı, ormanlarda tek söz sahibi ayılar olurdu. 

         Diyalogsuz hayatlar devam ederse, ilerisi için tehlike çanları çalıyor demektir. Konuşmayan, yorumlamayan, algılayamayan, toplumda her türlü fitne fesadı görmek mümkündür. Olaylar zinciri hızla bu şekilde büyütülmektedir. Önüne geçilemeyen facialarda, baş göstermektedir.