SOKAĞA TERK ETTİKLERİMİZ
Sokak hayvanları denilince akla ne gelir?
Kedi ve köpekler gelmez mı?
Peki bu hayvanlara neden sokak hayvanı denir?
Bunları biz sokağa terk etmedik mi, sonra da onlar orada doğup, büyümediler mi?
O zaman bu hayvanlara neden sokak hayvanı diyoruz?
.Peki bu hayvanları kim sokağa itti?
Kimisi bakamadığından , kimisi ilgisizlikten,kimisi çocuk şimariklığından vs.
Örnegin çocuk heves ediyor, köpek istiyor, sahibi de çocuğu kırmamak için
köpeği alıyor, çocuklar biraz maymun iştahlidir, bir müddet seviyor , ondan sonra
da benziyor, ilgisini kesiyor, babası da getirip köpeği bir yere bırakıyor ,
ondan sonra çekip,gidiyor, ya da biraz vicdan sahipleri de yalvar yakar hayvanı birisine veriyor, bir müddet sonra,o da sokağa bırakıyor.
Ya da daha önce sokağa bırakılmış hayvanlar kendi başlarına kontrosüz bir şekilde
ürüyorlar, çoğalıyorlar, daha sonra da doğanın kendi yasaları gereğince, ölen
ölüyor, ölmeyin de birçok acı deneyimden sonra hayata tutunarak yaşayabiliyor.
Peki biz o zaman kendimize sormamız gerekmez mi?
Biz bu hayvanlar olmadan yaşayabilir miyiz?
Hayır bizim bunlara ihtiyacımız var ise, o zaman bizi yeni sorumluluklar bekliyor,
demektir.O zaman hayvanların beslenmelerini , üremelerini , barınaklarını hepsini üstlemiş olacaksın.
Ya da böyle bir soruya hiç gerek kalmadan, ya da hiçbir sorumluluk üstlenmeden bilmem ne ilindeki gibi sabahın köründe zabıtaların eline tüfeği vereceksin, gitsin sokakta bam güm, bam güm köpek , kedi avlasın; ondan sonra da doldur onları bir pikapa, şehrin caddelerinden gösteriş yapa yapa gidersin bir yerde çöplüğe boşaltırsın.
Hah ne dersiniz böyle mi yapmak gerekir?
Eğer böyle yaparsanız sizin yüzünüze kimse insan diye bakmaz, ben de bakmam.
Bir de hayvanların besleme sorunlari var, en önemli sorun.
Şu piyasada satılan mamalara bir bakar mısınız, hangisi o üstünde yazılan tarifelere uygun, var mı bir tanesi?
Oysa ki bunu anlamak gayet kolay, alır tahlil ettirirsiniz, görürsünüz ne olup ne olmadığını.
Geçenlerde bir veteriner ile konüşurken "Bu piyasa mamaları olmasa, biz işsiz güçsüz kalırız." diyor.Ne demek istiyor, acaba?
Gelelim barınma sorununa.
Barınma başlı basına bir olay,bu hayvanları için de geçerli insanlar için de.
Bu hayvanları nasıl barındıracaksınız?
Her mahallede bir barınak mı yapmak gerekir, yoksa kuş uçmaz kervan geçmez bir dağın bir çölüne bir barınak mı?
Duyuyoruz böyle yerler de varmış, hayvanlar birbirini parçalıyorlarmış açlıktan.
Eğer her sokakta bir barınak yaparsanız herkesin gözönünde olur, herkes gidip gelip
hayvanları sever, yedirir, içirir, gerekirse sahiplenir, alıp evine götürür, hayvanlar da
sosyalleşir, yabancılık çekmez, insanlar da vicdan sahibi olur, özellikle çocuklar.
Hayvanın barınması denetlenirse üremesi de denetlenir, o da düzene girer.
Sonuç olarak diyebiliriz ki biz hayvanlarla birlikte yaşamak zorundayız.Onlar
yaşadığımız hayatın zekâlariyla, oyunlarıyla , tadıdır.rengidir, güzelliğidir, ayrıca
onlara ihtiyacımız da var.
O zaman onların sorumluluklarını üstlenmek zorundayız,beslenme, barınma,
gibi sorunlarını ciddiye almak zorundayız ki insan olduğumuzun ayırdına varalım
Ha birisi de çıkıp diyebilir ki :
"Hoca sen ne diyorsun, insanlar kendi beslenmelerini, kendi barınmalarını
dikkate alamıyor ki hayvanları dert etsin."
Elbette ki insanın ihtiyaçlar her şeyden önce kendi önceliğimizdir, barınma ,beslenme; buna söyleyecek sözümüz yok ; ama hayvanları da aynı şekilde düşünmek zorundayız.
Aksi halde bizim onlardan , o hayvanlardan ne farkımız kalır?
Yakında belediye seçimleri var, başkan adaylarına bu temel sorunu da gündeme
almalarını öneririz.