DUYGU KARAHASANOĞLU


SEN SENSİN, BEN BENİM

Geçmişle gelecek arasında oluşacak farkı hiç düşündünüz mü?


SEN SENSİN, BEN BENİM 

 

                               Geçmişle gelecek arasında oluşacak farkı hiç düşündünüz mü? 

Şimdi diyeceksiniz ki, geçmişi yaşadığımdan, tahlilini yapabilirim. Ancak geleceği, yaşamadığımdan tahlilini yapamam. 

Tasalanmayın! Hiç hayal kurmaz mısınız?

Az da olsa, gelecekle ilgili planlarınız yok mu? Her şeyi günü gününe mi yaşarsınız?

Diyelim ki, günlük plan yaptınız. İçinde neler vardır?

Hem sonra kendinizle ilgili paylaşacak olduğunuz konularınız yok mu?!

                               Her insan, kendi başına dünyadır. Nefsiyle mücadele ederken, çevresindekileri de, içine katar. Bambaşka bir dünyanın içerisinde gezinir. Olaylara farklı yaklaşır. Her yaklaşım yeni bir kapının açılmasına neden olur. 

Dış görüntüler, iç görüntülere karışır. Duygular, farklılaşır. Bellekte, saklı duran düşünceler, birden hareketlenir. Olur olmaz hayaller kurulur. Kurulan hayallerin peşine düşülür. Bu düşüş, çoğu zaman hüsranla sonuçlanır. Çünkü ortada gerçeklik yoktur. Her biri hayalde canlandırılan, bedenlerdir. 

Bedenler, tanıdık kişilerden seçilir. Bu seçim kişiyi çoğu zaman bunalıma sürükler. 

Bunalıma sürüklenirken, çevresinde olan bitemlerden, bir haberdir. Nasıl bir kıskacın içerisinde olduğunu anlamaz. 

Nefsin istek ve arzuları bir çok kez tahammül  sınırını zorlar. Zorlayış esnasında kişiyi tamamen emri altına alır. Artık çıkış yoktur. Nefsine yenik düşenler aynı zamanda şeytanın kucağında kendini bulur. Attığı her adım şeytana biraz daha yaklaşması demektir. 

Şeytan da, avını güzel kullanır. Her daim yanında belirerek, dilediğini yaptırır. 

Olur olmaz saatlerde, emirler verir. Yapması içinde dikte eder. 

 Artık şeytanın keyfi yerindedir. İstediği kişiyi, istediği kıvama getirmiştir. Her türlü işe rahatlıkla gönderir. Şeytanın emrine girenlerin,  artık dönüşü yoktur. 

                             Adamın biri yolda yürürken, kendi kendine konuşmaya başlar. Geçtiği caddelerde hızlı adımlarla yürür. Hiç beklemediği bir anda karşısına biri dikilir. Kendini öteye çeker, o da öteye çekilir.  Kendini beriye çeker, o da kendini beriye çeker. Adam hiddetlenerek bağırır. “nesin be! kimsin?” Karşısına dikilerek;   “ben, benim! Sen de, sensin!” Adam daha da hiddetlenerek; “ne demek? Ben, benim. Sen de sensin.” Karşısına dikilen, gülerek; “ben senim. Sen de bensin.” 

Adam, daha da hiddetlenerek; “bu ne biçim bir cevap?” vurmak için elini kaldırır. Birden kimsenin olmadığını görür. Gözlerini oğuşturur, kimse yoktur. 

Bir müddet daha gider. Birden durur. Yanında yine biri belirir ve “kendini zorlama. Bak ordaki kuyuyu görüyor musun? Oraya gir.” Adam yanındakine bakarak; “sen kimsin?!.” Yanındaki soğukkanlılıkla; “ben benim. Sen de sensin.” 

Adam, iyice şaşırarak, “sen beni mi takip ediyorsun? O kuyuda ne var?” dedikten sonra merakını gidermek için kuyuya doğru yürür. 

Yanındaki de, onunla beraber yürür. Kuyuya vardıklarında adam adımını atar atmaz, düşer. Yanındaki ellerini ovuşturarak;  “ben ne yaptım, ona ne söyledim. Suçum varmı? Herşeyi kendi kendine yaptı.”

Nefsini terbiye edemeyenler şeytanın arkadaşı olur.