DUYGU KARAHASANOĞLU


SAVAŞIN KİMSESİZ CANLARI

Hayat dediğin bir bardak çay. İnsan sadece bir kesme şeker, karıştırınca hayattan tat aldığını sanırsın. Oysa ki, hayatın seni erittiğini tükenince anlarsın.


SAVAŞIN KİMSESİZ CANLARI              

 

                 Hayat dediğin bir bardak çay. İnsan sadece bir kesme şeker, karıştırınca hayattan tat aldığını sanırsın. Oysa ki, hayatın seni erittiğini tükenince anlarsın.  

                  Savaşın ağır bedelini onlar ödüyor. Onlar sessiz sedasız ülkelerini terk ederek, farklı ülkelerde mülteci olarak yaşamak zorunda kalıyor. Onlar acı içerisinde kıvranırken, ülkelerini

işgal edenler, sefa içerisinde hayat sürüyor.

                  Suriyeli, mültecilerin hepsi şanslı değil. Lübnan´da sığınmacı olarak yaşayan mültecilerin bir çoğu ölümle burun buruna yaşıyor. Bir kuru ekmek yerine daha iyi yaşamak için verdikleri mücadele bir çoğunun canına mal olmaktadır. Böbreğini satarak iyi yaşam koşullarına kavuşacağı günü beklerken sefaletin tam ortasında kendisini buluyor. Oysa verdiği böbrek Avrupa ülkelerinde paha biçilmez fiyata alıcı buluyor.

Sağlıksız ortamlarda böbreğini verenlerin bir çoğu hayatını kaybediyor, bir çoğu da sakat yaşamak zorunda kalıyor. Oysa böbreğini vermeden önce cüzi para alacağını ameliyattan sonra öğrenmesi de çok acı bir gerçek.

Bunlar nasıl insanlar? Vampirden bir farkları var mı? İnsan hayatının ne denli ucuz olduğu bir kez daha Lübnan sokaklarında karşımıza çıktı. Umutla hayata başlayan mülteciler sonlarının hüsranla biteceğini hiç bilemediler. Savaştan kaçtılar. Ölümle yine burun buruna geldiler.

Umutla yola çıkanlar, umutlarını ya bir ameliyat masasında yada bir sokak köşesinde kaybetmesi de, insanlık adına utanç kaynağıdır. İnsanlık adına bu utanç kaynağının sorumluları er geç bunun bedelini ödeyecektir. Savaşın ateşli kollarında eriyip yok olmak istemeyenler nasıl bir tuzağa düşeceklerini bilmeden yola çıkıyorlar. Köşe başlarında onları bekleyen sinsi tehlike avının yaklaşmasını beklemektedir. Organ avcılarının söylediği daha da kan dondurucu. ?imkanım olsa tüm Suriyelilerin böbreklerini satarım.? Diyen bir insan asla insan olmaz. Bu gibi yaratıklara insan demek insanlığa hakaret anlamı taşır.

Savaş hiçbir zaman insanlığa mutluluk getirmedi. Bundan sonra getirmeyeceği aşikardır. Tarih sayfalarını çevirip bakalım!

ABD, on beş yıldır Ortadoğu´ya kan, göz yaşı, ölüm ve şiddet dışında ne getirdi?!. Demokrasi söylemleriyle başlattığı savaş son yıllarda kızıştı. DEAŞ militanlarının, otobüslerle sevkiyatını  PYD terör örgütü yaparken, Amerikalı subaylarda ön saflarda boy gösterdi. İşin başka bir ilginç yanı ABD´li bir albaya yaşananlar sorulduğunda; ?bilinen bir gerçekti. Sır değil ki!? 

               Terör örgütlerine silah satmayı kendine görev bilen ABD, dünyanın bir çok ülkesinde kaos yaratıyor. Yarattığı kaostan sonra istediği meyveleri topluyor. Kaos yaratamadığı ülkelerde bir başka ülke üzerinden kaos yaratıyor. Savaş her şeyden önce masum insanların üzerinden geçiyor. Onlar sessiz sedasız geldikleri dünyada yine sessiz sedasız acı içerisinde ayrılırken, tüm insanlık bunun  bedelini bir gün ödeyecek.