Sefer BOSTAN


Peygamberi Anmak, Anlamak ve Yaşamak

Mevlid Kandili ya da Veladet Kandili : İslam dininin peygamberi olan Muhammed bin Abdullah´ın doğum gecesi ve aynı zamanda Hicrî Rebiülevvel ayının Onikinci gecesidir.


           Peygamberi Anmak, Anlamak ve Yaşamak             

                Mevlid Kandili ya da Veladet Kandili : İslam dininin peygamberi olan Muhammed bin Abdullah´ın doğum gecesi ve aynı zamanda Hicrî Rebiülevvel ayının Onikinci gecesidir. Ne İslam Nebisi döneminde ne de Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde herhangi bir kutlama örneğine rastlanmayan Rebiulevvel ayının Onikinci gecesi olan Mevlid kandili, ilk defa hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra Mısır´da, Şii Fâtımî Devleti döneminde kutlanmaya başlamıştır.

                Mevlid, "doğum zamanı" demektir. İslam´da Hz. Muhammed´in doğum günü farklı mezheplerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirinci gecesini Onikinci´ye bağlayan geceyi , Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17´ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Bu iki tarih arasındaki haftayı da Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etmişlerdir.

                Kandil geceleri İslam´ın ilk zamanlarında var olan bir âdet olmayıp, hicrî 3. asırdan itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Türkiye´de Osmanlı Devleti padişahı II. Selim´den itibaren bu kutlama gün ve gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır. Bu geceleri bir yılın günahlarını affettirmek gecesi olarak değil de Peygamberimizi anmak, anlamak ve yaşamamaya vesile olacak fırsat olarak görmek ve ihya etmeye çalışmalıyız.

Peygamberi anmak:

Onu sıkça anmalıyız. Yalnızca Mevlid gecesinde yahut Kutlu Doğum Haftasında değil. Her gün, her yerde ve her vesile ile. Zaten günlük okunan ezanlarda, kılınan namazlarda onu hep anıyoruz.

Eşhedü enne Muhammederrasülullah. Esselamü Aleyke eyyühennebi! Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed! Onu anmalıyız, zira bunu bize emreden Yüce Rabbimizdir:

?Doğrusu Allah ve melekleri peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de içtenlikle ve tam bir teslimiyetle ona salat ve selam edin!? (33/56)

Onu anmak, onu hatırlamak, onun ismini saygı ve sevgi ile anmak, ona dualar göndermektir. Onu anmalıyız, ama bunun farkında olmalıyız. Bilinçli bir biçimde, saygı ve sevgi ile onu anmalıyız. Ona sevdalanarak, ona olan özlemimizi hissederek anmalıyız.

         Peygamberi anlamak:

Onu anlamalıyız. O, bir insandır, ama sıradan bir insan değildir. O, kendisine vahyedilen (18/110), asla hevasından konuşmayan bir insandır. (53/3) Allah´ın koruması altında olan bir insandır (5/67). Andolsun ki o, bizden biri, bize son derece düşkün olan biridir. Bize sonsuz şefkat ve merhamet gösteren biridir. (9/128) Andolsun ki o, bizim için o her konuda en güzel örnektir. (33/21) O halde hayatımızda onu kendimize örnek ve model almalı, onu izlemeliyiz.

Onu doğru anlamalıyız. Bunu için Kur´ân ve Sünnet ilk başvuru kaynağımız olmalıdır.

 Peygamberi yaşamak:

Onu yaşayıp yaşatmalıyız. O bizi hayat veren şeye çağırıyor. Onun bizden istedikleri dünya ve ahrette bizleri mutlu edecek şeyler. O, bize adam gibi yaşamanın yollarını öğretiyor.

?Ey iman edenler! Allah ve Peygamberi, hayat veren şeylere sizi çağırdığında ona icabet edin, çağrıya uyun?? (8/24)

?Ey iman edenler! Allah´a itaat edin, peygamberine itaat edin??(4/59)

?Peygambere itaat eden, Allah´a itaat etmiş olur..?(4/80)

?Eğer gerçekten Allah´ı seviyorsanız, peygambere uyun ki Allah da sizi sevsin??(3/31)

?Kim Allah´a ve Peygambere itâat ederse işte onlar, Allah´ın nimet verdiği peygamberler, sıddiklar, şehidler ve Sâlihlerle beraberdir. Onlar da ne güzel arkadaştır!? (4/69)

Ne sadece onu belli günlerde anmak, ne sadece anlatmak? Onu hem anmak, hem doğru tanımak ve hem de her zaman ve her yerde onu yaşatmak. Onun izinde olmak, onunla birlikte olmak. Bu bizim ona olan ümmetlik borcumuz. Gerçekten ona ümmet olduğunu söyleyenler, ona karşı bu temel görevlerini yerine getirmelidirler. Yoksa peygambere ümmet olmak, kuru bir iddiadan ibaret değildir.