Özkan Sümer ile Röportaj 5
Hocam, gerçek kaliteli ilişkiler ve güven nasıl oluşturulur?
"Gerçek kaliteli ilişkiler, ilkeler üzerine inşa edilmiştir. Özellikle de güven ilkesi üzerine. Güven ise güvenilirken, söz vermeyi ve tutmayı, kaynakları paylaşmayı, anlayışlı ve sorumlu olmayı, koşulsuz sevmeyi içeren bir karakter yapısından kaynaklanır. Göllerin oluşmasını istiyorsak damlaya değer vermeliyiz. Orman görmek istiyorsak ağaçların değerini bilmeliyiz. Toplum yaratmak istiyorsak değerini keşfetmeliyiz!"
Hocam, şimdi aklıma geldi Trabzonspor'un zor döneminde gazeteciler size kaygı duyulacak soru yönetmişlerdi. 'Trabzonspor kulübü ne olacak diye?' Rica etsem verdiğiniz cevabı bir daha tekrarlar mısınız?
"Trabzonspor bir kulüpten daha fazladır! Trabzonspor dalgaların sesidir! Yaylaların sisidir, ormanların gizidir, kemençenin sözüdür! Bebelerin ninnisi, ninelerin türküsüdür, yaşlıların öyküsü, gençlerin tutkusudur!"
Hocam, ne kocaman yüreğiniz ve de ne edebi bir anlatımınız var!
"Teşekkür ederim!"
Hayatta bir bilen olmak yeterli midir?
"Bilen olan yetmez. Bilgi üretmek için bilgiye ihtiyaç vardır. Bileni bilen, görüleni gören, yapılanı yapan olmak sıradanlığı kabullenmektir. Bir gayrete bilgi katarsan amaç olur, heyecan katarsan tutku olur, sevgi katarsan yaşam olur!"
Önemli bir iş yapabilmenin formülü nedir?
"Önemsiz olaylardan ve önemsiz insanlardan kurtulmak gerekir."
Hayatta başarı ödüllendirilmeye çalışılıyor! Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
"Ödül, bir rüşvet şekline dönüştürülmemelidir. İşini iyi yapma, insanın zevk alması, istek duyması, adanmış olması, yaratıcılığını kullanmasını gerektirir. Dışsal motivasyon (teşvik-ödül) kısa sürede performansı yükseltse de uzun vadede tatminsizlik ve doyumsuzluk yaratır."
Bu hayatta neleri yönetmemiz önemlidir?
"Bilgiyi yönetmeliyiz, riskleri yönetmeliyiz, krizleri yönetmeliyiz, fırsatları yönetmeliyiz, zamanı yönetmeliyiz. Ama işe kendimizi yönetmekle başlamalıyız."
Hocam, Trabzonspor nelerin temsilcisidir?
"Trabzonspor şiddetin değil sevginin, utancın değil gururun, adanmışlığın değil anlamışlığın, başkalaşımın değil kendi olmanın, gelenekçiliğin değil yenilikçiliğin, zıtlaşmanın değil paylaşmanın, suçlamanın değil saygı duymanın temsilcisidir!"
Hocam, 31 Aralık 2000 tarihinde yapılan başkanlık seçiminde kongre üyelerine yaptığınız bir konuşma ve verdiğiniz mesajları inanın hiç unutamıyorum. O konuşmayı dinlediğimde tüylerim diken gibi olmuştu. Sanki birazdan savaşa girecek ordunun askerlerine başkomutanın cesaret ve umut veren konuşması gibiydi. Müsaade ederseniz burada okumak istiyorum.
"Trabzonspor hiç kimsenin cebine sığmayacak kadar büyüktür. Biz biriz, biz biziz, biz Trabzonspor'uz. Trabzonspor'a başkan adayı olmak suç mu? Bu kulüp büyüklüğünü kendi insanıyla barışık olmakla kazanmıştır. Ancak daha sonra üç önemli yanlış yapmıştır! Kendi insanına düşman oldu. Bilgiyi reddetti. Başkalaşıma uğradı. Bugünkü ekonomik tablo gerçek anlamda bilgisizliğin ürünüdür. Trabzonspor felakete yatırım yapmıştır. Bu felakete geçit vermek, Trabzonspor'un felaketine geçit vermektir.
Trabzonspor'un patrona değil başkana ihtiyacı vardır. Başkan, insanların üzerinden geçerek değil, onların koluna girerek hedefe giden insandır. Başkan, yaşam kaynağından kirlenmeden akandır. Başkan, yalnızlığında içinde çoğalandır. Başkan, düştüğünde inançlarıyla artandır. Başkan, vurulduğu yerde anıtlaşandır. Başkan, önce insan, sonra başkandır."
Kendini Trabzonspor'un üzerinde görenleri onurlandırmak isterken, Trabzonspor'u en saygın makamı görenleri onların ayağına çağırmak, aşağılamak olmuyor mu?
"Sevmek ne anlama geliyor? Sevmek, kendinden vermektir! Daha çok sevmek, kendini vermektir. Başkanlığa aday olmadan önce kullandığım ifade şöyleydi: 'Trabzonspor'un ihtiyaç duyduğu her yerde varım!' Yaptığımız iş, hayata nasıl seslendiğimizin yankısıdır. Birilerine üstünlük hakkı verdiğimiz yerde bütünlüğü en yüksek değeri olan karşılıklı saygı ortadan kalkar ve bu durum kulüpte daha da derin yaralar açar. Trabzonspor'un kurucu ruhu bütünlüktür! Geliştirici ruhu, özgünlüktür! Başarı ruhu, devamlılıktır! Maalesef ruhu, başı ve gövdesi birleşik değil. Gelenekleri ve refleksleri son derece zayıfladı.
Büyük zaferler parlak dileklerle değil, savaşan yüreklerle kazanılır. Trabzonspor bir heves değil, bir kimliktir! Trabzonspor bir duruş değil, bir yolculuktur! Trabzonspor bir görüş değil, bir oluştur! Trabzonspor bir ek değil, bir köktür! Bazıları Trabzonspor'u kendi için sever, bazıları da Trabzonspor'u sevdiği için kendini adar.
Trabzonspor'a; daha planlı, kurumsal, paylaşımcı, yenilikçi, gerçekçi, kararlı, seçici, saydam, saygılı, girişimci, yürekli, demokratik, tutarlı, coşkulu, uyumlu, dinamik bir yönetim anlayışı gerekirken önemlileşme, ilişki geliştirme, sosyal bir statü kazanma, siyasi bir hamle yapma çoğunlukla yönetici olma kriteridir.
Oysa konu bilgisi, kurumsallaştırma anlayışı, uzmanlarla çalışma bilinci, süreci betimleme ve yönetim kabiliyeti, potansiyeli etkin kullanma, paydaşlarına değer verme ve rekabet pozisyonunu belirleyebilme gerektirir. Daha iyi bir Trabzonspor için bilgiye, ilgiye, sevgiye ve sabra ihtiyaç vardır."
Hocam, lider kimdir?
"Lider, iz süren değil, izi sürülendir. Lider, karanlıkta hedefini seçebilendir. Lider, yalnızlığında kendi içinde çoğalabilendir. Lider, olayların içinden çıkabilendir. Lider, yüreği kanarken çevresine sevgiyle bakabilendir. Lider, yolun bittiği yerde yeni bir yol açandır. Olanla yetindiğiniz takdirde asla olmanız gereken yere gelemezsiniz. Lider; başarıyı paylaşan, başarısızlığı ise üstlenendir. Lider, bir güdüleyici değil, ilham ve cesaret verici olandır."
Not : Özkan Sümer’in cevapları şimdiki zaman için değil, yaşamı boyunca verdiği cevaplardır.
Kaynak: Kendini Yaratan Adam Özkan Sümer, Hasan Al. (Lütfen bu kitabı alıp okuyun.)