Turhan Eyüboğlu


"O Kısa Yol"

Her gün evden çıktıktan sonra, Maçka -Trabzon karayoluna ulaşmam için, dokuz yüz metrelik bir yolu geçerim


"O Kısa Yol"

 

Her gün evden çıktıktan sonra, Maçka -Trabzon karayoluna ulaşmam için, dokuz yüz metrelik bir yolu geçerim. Trabzon´dan Maçka´ya geldiğimde, yine o dokuz yüz metrelik yolu geçerek evime ulaşırım. O yola girdim mi eve gelmiş gibi hissederim kendimi.

 

İşte bana evime gelmiş gibi hissettiren o yolun ilk yüz metresinden sonra, senin sol tarafında, hani köyde küçük bir ev hayal edersin ya işte öyle, yıllara meydan okumuş, sessizliğe bürünmüş o evde, Temel Eyüboğlu ve ailesi yaşardı. Temel amcam, evden takım elbise ve kıravatı olmadan asla çıkmazdı.  Kanserden kaybettik.

 

Hemen,  iki yüz metre sonra eski konaklardan olan ve şimdi yıkılıp yıkılmama arasında gidip gelen, İpekyolu Otelin arkasında kalan, kapıyı açtığında anıların üstüne yıkılacağı kadar yaşamın geçtiği o evde, bir dönemin en akıllı siyasetçilerinden Muzaffer Eyüboğlu ve ailesi yaşardı. Muzaffer amcam ve eşi Müzehher yengemi kanserden kaybettik. Yine aynı evde yaşayan Trabzon Ticaret Odası Başkanlığı yapmış Cevdet Eyüboğlu´nu da kanserden kaybettik.

 

Hemen, altı yüz metre sonra, yine senin sol tarafında, eski konağın karşısında yapılmış evde ise, Salih Zeki Eyüboğlu ve ailesi yaşardı. Salih Zeki amcamı bir film sahnesinden çıkarcasına, elleri arkasında baba yiğit yürüyüşü ile hatırlarım. Salih Zeki amcamı da kanserinden kaybettik.

 

Hemen, sekiz yüz metre sonra, yola devam etmeyip sola dönersen, bu yoldan bize gelebilirsin. Sola döndükten elli metre sonra, bir konak daha sol tarafında karşına çıkacaktır. Burada Osman Eyüboğlu ve ailesi yaşardı. Osman amcam çok sert ve kendisine ?Ağam´ denmesinden hoşlanan, çok iyi bir Kuvayı milliyeciydi. Kendisini ve kızı Sevgi´yi de kanserden kaybettik.

 

Şimdi, ?Ne bitmez bir yolda devam ediyorsun?´ der gibi olduğunuzu hissediyorum; ama daha yolun sonuna gelmedim. Hemen elli metre sonra bizim eve gelirsin. ?Kanser sizin aileyi bıraktı.´  diye düşünmeye başlarsın ki, babanı, yani Ahmet Hilmi Eyüboğlu´nu da kanserden kaybedersin. İnsana şaka gibi geliyor öyle değil mi?

 

Devleti yönetmek, devlet adamı olmak kolay bir iş değil. Bunu üzülerek söylüyorum. Yabancı ülkelerin devlet adamlarını gördükçe daha iyi anlıyorum. Çernobil faciasında Avrupa panik olup önlemler alırken, bizim Devlet Bakanımız elinde çay bardağı ile ekranlara poz veriyor  "İçin, bir şey olmaz." diyordu.

 

Karadeniz´de kanser vakaları artmadı diyene, bu yazıyı gönderebilirsiniz. Ancak şimdiden uyarmak isterim sizi, çay içip ekranlara poz veren zihniyet, kolay kolay bitmez.

 

Turhan Eyüboğlu