NEFİS MUHASEBESİ
?Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.? Hz. Muhammed (a.s.m.)(Hadis)
Ölümden sonraki hayatta herkes her yaptığından hesaba çekilecektir. O hesap gününde alnı ak bir şekilde hesap vermenin yolu, bu dünyada kendini hesaba çekmek, sorgulamaktır. Meselâ Hz. Ömer (r.a), kendi kendine ?Bugün Allah için ne yaptın?? diye soruyordu.
İnsan, her ne kadar bahaneler uydursa da insaflı bir şekilde kendi gidişatına baktığında hatalarını fark eder, ?Şurada´ şöyle yaptım; aslında yapmamalıydım!? der. Böylece her günün sonunda günün muhasebesini yapabilir, artılarını eksilerini hesaplar, kendine çeki düzen vermeye çalışır.
Hemen her insanın budanması gereken sivri yönleri, hatalı hâlleri vardır. İnsan, kendi hatasını hata olarak görmeli, avukat gibi savunma yoluna gitmemelidir. Hatada ısrar etmek, o hatadan daha büyük bir hatadır. Hatasını görmek ve dönmek ise bir fazilettir. Keza, ?O münafıklar namaza tembel tembel gelirler.? Nisa, 142.)mealindeki ayeti bilen bir sahabi, sözgelimi sabah namazına kalkmakta nefsinde bir tembellik görse, ?Acaba münafık mı oldum?? diye kendini sorguluyordu. Nefsine fayda veremeyen birinin başkalarına faydalı olması düşünülemez. Kendini düzeltmeyen birinin âlemi düzeltme iddiaları havada kalır.
Zira ?emr-i bil´maruf, neyh-i ani´l-münker,? İslâm´ın getirdiği esaslardan birisidir. Her bir mümin, gücü yettiği ölçüde iyi-güzel şeyleri teşvik etmek, kötü-çirkin şeylerden alıkoymaya çalışmakla görevlidir.
Nefisten Kurtuluş; ?Ölmeden evvel ölünüz.?(Aclunî, II, 260.) emrine uyarak sanki ölmüş gibi günahlardan uzak yaşayanlar, nefsin hile ve desiselerinden daha dünyada iken kurtulurlar.
Nefsin Zaafları; Halatlar ince yerlerinden kopar, kaleler zayıf yerlerinden fethedilir. Onun gibi, Şeytan, vücut ülkesinde hâkimiyeti ele geçirmek için nefsin zaaflarından istifade eder. Kur´an-ı Kerim, şu ayetiyle nefsin bazı zaaflarına dikkat çeker: ?İnsanlara kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, salma atlar, sağmal hayvanlar ve tarıma karşı arzular süslü kılındı/´(AI-i İmran, 14). Yani insan, fıtratı itibarıyla bunlara son derece düşkündür; hayatı, bunları elde etmek için mücadeleyle geçer. İnsanların en çetin imtihanları bunlarla olur. Günümüzde özellikle cinsellik noktasında nice kadın, Şeytan tarafından bir olta gibi kullanılmaktadır. Hiçbir alâka yokken bazı otomobil lâstiklerinin çıplak kadın afişleriyle reklâm edilmesi ve benzeri durumlar, bu gerçeği açıkça göstermektedir. Bu yüzdendir ki üstteki ayette insanların düşkün olduğu şeyler sayılırken başta kadın zikredilmiştir.
Üstteki ayette verilen zaaflardan başka, nefsin tembellik, midesine düşkünlük, övülmekten hoşlanmak, başkalarına karşı kibirlenmek, lüzumsuz öfkelenmek, kör hislere sahip olmak, tiryakilik, gaflet, cehalet, heva, heves, peşin lezzetlere müptelâ olmak? gibi daha nice zaafı vardır.
Nefsin zaafları herkeste aynı değildir. Bundan dolayı herkesin imtihanı farklı farklıdır. Kimi midesinden yakalanır, kimi methedilmekten? Kimisi hevesiyle perişan olur, kimisi tembelliğiyle? Basiretli insan, kendi vücut ülkesini iyi tanır, zaaflarını bilir, zayıf noktalarını kuvvetlendirerek nefse karşı direnir, bir ?irade insanı? hâline gelir.
Nefsin Unutulması; Nefsin önemli zaaflarından birisi, ?unutmak?tır. İlk insan Hz. Âdem´e ?yasak ağaca yaklaşmaması? emredilmiş, fakat o, bu emri unutarak yaklaşmış ve ağacın meyvesinden yemiştir.( Taha, 115.)
Âdem´in bu tabiatı, bütün evlâdında da aynen vardır. Yani insan, unutkan bir varlıktır.
Faraza, dün ne yediğini unutur, arkadaşına verdiği sözü unutur, randevusunu unutur, vs.
Fakat bütün bu unutma türleri içerisinde en dehşetlisi, insanın Allah´ı unutması, O´na verdiği sözü unutması, Allah´ın emir ve yasaklarını unutmasıdır. Böyle bir unutkanlık, tam bir gaflet hâlidir. Böyle gafiller hakkında Allah şöyle buyurur: ?O kimseler gibi olmayın ki onlar Allah´ı unuttular, Allah da ceza olarak nefislerini onlara unutturdu!? Haşr, 19.) Artık onlar nefislerine dönüp bakmazlar, hep afakla meşgul olurlar. Meselâ kendi ayıplarını hiç görmezler, ama başkalarının ayıpları gözlerinden hiç kaçmaz. Kendilerini kusurdan pak ve münezzeh zannederler. Bir gün gelip öleceklerini hiç hatıra getirmezler; ebedî dünyada kalacaklarmış gibi uzun emellere, tatlı hülyalara dalarlar. ?Çoklukla gururlanmak, sizleri oyalayıp durdu. Sonunda kabirleri ziyaret ettiniz.? Tekasür, 1-2.) ayeti, bir yönüyle böyle insanların hâlini dile getirmektedir. ?Benim malım, benim servetim, benim makamım!..? derken birden hayat bitivermiş,, bu gafil insanlar, kendilerini kabir çukurunda buluvermişlerdir. Demek ki Allah´ı unutmanın cezası, ?nefsi unutmak?tır. Nefsini unutan kişi ise ona yönelemez, terbiyesiyle meşgul olamaz. Melekler cennete girecek insanlara kıpta ederler,çünkü onlar akıllarını kullanıp nefislerine boyun eğmemişlerdir. Cehenneme girecekler ise akıllarını kullanmayan nefislerinin emrinde onların istediği kötülükleri yapanlar olacaktır.