ismet eyüboğlu


MUHACİRLİK

MUHACİRLİK


MUHACİRLİK

Bugünkü aklım olsaydı, dedelerimizden,ninelerimizden dinlediklerimi, mutlaka 
yazardım.Benim aklım yetmedi kimse de bizi uyarmadı.Bugün de o insanlardan 
yaşayan numunelik bir kişi bulabilmek nerdeyse olanaksız.
Neydi o insanların özelliği?O insanlar birer canlı tarihti. Büyük alt üst oluşlar yasamışlar.

Büyük acılar çekmişlerdi,tarihe tanıklık etmişlerdi.Onlardan öğreneceğimiz çok 
şey vardı,ne yazık  ki çok azını öğrenebildik,toprağa gömüldüler.
Öğreneceğimiz en önemli şeylerden birisi de su muhacirlik meselesi idi.
Bilindiği gibi muhacir göçmen demektir.Bizim vatanımız bu Anadolu, bu Trakya 
toprağı tarihi boyunca büyük göçlere, büyük çalkalanmalara tanık olmuştur.
Her işgal,her savaş göçlere neden olmuştur.Bunlardan en sonuncusu da birinci 
cihan savaşıdır.
Sömürgeci emperyalistler Anadolu´ya ilk kez Çanakkale´den saldırdılar,derslerini de aldı gittiler.mütareke şartları gereği bütün ülke işgal,edildi. Bulunduğumuz bölge de Çarlık Rusya´nın eline geçti, birlikte yaşadığımız insanlar birbirine düşman edildi,birbirine boğazlatıldı. İçten ve dıştan tam bir talana girişildi.
İste bu aşamada bir kısım halk yani bizim dedelerimiz, ninelerimiz,yerlerini yurtlarını
terk edip muhacir çıktı,Örneğin bizimkiler kalktılar,Ziganaları aşarak Gümüşhane -
Şiran üzerinden Kelkit vadisine geçtiler,Şebinkarahisar, Susehri,Niksar,Resadiye ,
Erbaa üzerinden Taşova,Amasya,oradan da Merzifon´ Gümüşhacıköye vardılar.
Bir yıl sonra da Rusya´da gerçekleşen büyük Ekim Devrimi sonrasında Çarlığın
devrilmesi sonucunda Rus askerlerinin geri çekilmesinde sonra tekrar geri döndüler.
Bu gidiş dönüş burada yazıldığı kadar kolay olmadı kuşkusuz,acılar,trajedilerle
dolu hep,her biri bir roman konusu olacak insanlık dramı.Malini mülkünü bir tarafa 
bırak, çoluğunu çocuğunu,yaşlısını ,hastasını terk edenler mı ararsın,bir yıl sonra 
gelip de açlıktan susuzluktan,salgın hastalıklardan kırılmalar mı?Akla hayale sığmayacak derin acılar.
Bugün bu acılar yaşanmıyor mu? Yaşanmaz olur mu?Su Suriye´nin haline bakar 
mısınız?Trabzon sokaklarında bile görebilirsiniz, aç susuz,kır pas içinde kadınlar,
çocuklar,hatta Çarşamba günleri Maçka´da da.
Bugün ülkemiz acısından tehlike geçti mı?Hayır geçmedi,arttı bile. Baksanıza leş
kargaları tepemizde dolanıyor,kimi milleti moleküllerine kadar parçalamaya çalışıyor,kimi Ermeni soykırım yalanını üzerimize yıkmaya çalışıyor,kimi mezhepçilik,
ırkçılık üzerinden çocuklarımızın emaneti Ata dede toprağı bu güzel VATAN ´i 
lime doğramak için dört koldan harekete geçtiler. Pontuslular da bizim yaşadığımız
bu topraklar için herhalde sırada bekliyorlar.
İsin kötüsü yalan makineleri de evin bas köşesinde gece gündüz beyinlerimizi 
yıkıyor.Devleti yöneten hiç bir güç de çıkıp bu kötü gidişe cesurca , yüreklice 
dur diyemiyor,demek bir tarafa çanak tutuyor.Sanki herkesin basireti bağlanmış.
Dünya üzerinde  sömürge sistemi var olduğu sürece mazlum milletlerin
 varlığı her zaman tehlikededir,vatanı olmayanın hiçbir şeyi yoktur,sokaktaki
Suriyeli,Iraklı, Libyalı bunu anlatıyor.Halep ordaysa Arsin burada.Emperyalistlere
söylenecek tek söz vardır:GECMİSTEN BU GUNE CEKİLEN BUTUN ACILARIN
SORUMLULARI  SİZLERSİNİZ,DAHA DUN IRAKTA BİR BUCUK MİLYON İNSANİ KATLEDEN,BİNLERCE KADİNİN İRZİNA GECEN SİZ DEGİL MİYDİNİZ?HESAP VERMESİ GEREKENLER SİMDİ KİMDEN HESAP SORUYORSUNUZ?