Turhan Eyüboğlu


Maçka’nın Doğal Güzellikleri

Bir kasabanın doğal güzelliğini ortaya çıkarmak istiyorsanız ilk olarak doğal güzelliklerine zarar verenleri bulup ortaya çıkarmak gerekir. Çünkü bu doğal güzelliklerin görünmesini ve gelişmesini kısıtlayan unsurları etkisiz hale getirmediğin sürece bu doğal güzelliklerin güzel ve doğal olarak kalmasını sağlayamazsınız!


Maçka’nın Doğal Güzellikleri

 

Bir kasabanın doğal güzelliğini ortaya çıkarmak istiyorsanız ilk olarak doğal güzelliklerine zarar verenleri bulup ortaya çıkarmak gerekir. Çünkü bu doğal güzelliklerin görünmesini ve gelişmesini kısıtlayan unsurları etkisiz hale getirmediğin sürece bu doğal güzelliklerin güzel ve doğal olarak kalmasını sağlayamazsınız!

 

Ancak diyeceksiniz ki kimin umrunda?

Evet, o da doğru!

Kimin umrunda?

 

Kasabanın doğal güzelliklerini ortaya çıkarmak için kasabanın gelişimini kısıtlayan parçalarını bulup ortaya çıkarmayan bir kasaba o güzellikleri kaybetmeye mahkumdur. Ne yazık ki gelişimi engelleyen parçaları bulup ortaya çıkaranları da kasabada yaşayan çok az kişi takdir eder. 

 

Diyeceksin ki takdir edilmek o kadar önemli mi?

Evet, o da doğru!

Gerçeğin yanında hiç de önemli değil!

 

Çünkü bu kasabanın gelişimini engelleyenler ve yaptıklarını gelişim gibi kabul eden çıkar grubu kasabanın hayatını yaşamadıkları gibi bu güzelliklerin farkına da varmadılar! Bu güzelliklerin farkına varmayanlar bu hazzı da yaşayamazlar!

 

Eeee, o zaman bunlar kasaba için bir şey yapabilir mi?

Evet, o da doğru!

Yapamaz; çünkü kasabayla birlikte yaşamadılar!

 

Hacevera köyünün altında bulunan derenin üstündeki taş kemerli köprü kasabanın girişinde bir hayat mühürü gibiydi. Bu köprü yıkıldıktan sonra yapılması için çaba göstermeyenler, bu girişteki hayat mühürünü içinde yaşamayanlar, bunun yokluğunu içinde hissetmeyenler kasabanın hayatını yaşıyor diyebilir miyiz?

 

Bence diyemeyiz!

Evet, o da doğru.

Eee, ne olacak o zaman?

 

Kulindağı ormanları tarihte kaldı! Mulaga ormanları anıda kaldı! Kusera ormanları can çekişiyor! Paparza ormanları köşeye sıkıştı! Kasabanın derelerine türkü yakılan, ormanlarına hayat diye bakılan, yaşamının iksiri sayılan doğayı, onu korumakla yükümlü olanlar tarafından yok edilirken ses çıkarmayanlar mı bu kasabanın hayatını yaşayacak?

 

O zaman kasaba ölüyor desene!

Evet, bu da doğru!

Kasabanın doğasının ölümü uzak değil!

 

Hiçbir kasabaya nasip olmamış "İki tarihi eserimizi, Vazelon Manastırı ve Kuştul Manastırını bugün onarıyoruz, yarın başlıyoruz!" diye yıllarını geçirmiş yalancı çoban gibi her yıl gündeme getirip hiçbir şey yapmadan zamanın akarak geçip gitmesini izleyenler bu kasabaya bir şey yapabilir mi?

 

Yapsaydılar şimdiye kadar yapmıştılar!

Evet, doğru!

Çünkü kasabaya değil, kendilerine yapma isteği var insanlarda!

 

"Yılda bir milyon turistin ziyaret ettiği Sümela Manastırının Maçka’ya faydalı olması için Sümela'nın hazinesinin Maçka’nın içinde bir müzede sergilenmesi lazım!" diye bas bas bağırırken esnaftan bir adım atılıp bu konunun gündemde tutulması için bir istek oldu mu?

 

Hayır, olmadı!

Bu kadar avantajlarla öne çıkacak bu kasabaya ne oldu?

Vallahi bilmiyorum.! Ama şunu biliyorum. Bize bir şeylerin değerini öğreten genellikle kaybettiklerimizdir. Elimizden geldiğince elimizdekileri kaybetmemek için yazmaya devam edeceğim.