Turhan Eyüboğlu


Maçkalı Olarak Gurur Duydum

Biliyorsunuz; Maçka derelerine çok şiirler ve şarkılar yazılmıştır.


Maçkalı Olarak Gurur Duydum

 

Biliyorsunuz; Maçka derelerine çok şiirler ve şarkılar yazılmıştır. Şimdi ne şiir ne de şarkı yazmak geliyor içimden Maçka deresini böyle gördükçe! Dere, kendini anlatması için bir şiir okusa şimdi hepimize, o dereye kışın dahi giren Bedri Rahmi Eyüboğlu şiirlerinden seçerdi hiç şüphesiz. 

 

Türküler bitti

Halaylar durdu

Horonlar durdu

Hüzün geldi başköşeye kuruldu

Yoruldu yüreğim, yoruldu

 

Bazı kimseler bunu tuhaf bulurlar! 'İnsan içinden geldiği zaman yazmalı, çizmeli!' derler. Bedri Rahmi Eyüboğlu 'İçimden geldiği zaman ebem de yazar. Mesele, daha doğrusu işin meslek tarafı, hiç canın yazı yazmak istemediği gün oturup zorla yazabilmek! Zorla güzellik olmaz! Sözüne hiçbir zaman aklım yatmadı. Güzeli, zorlamadan ortaya koymak herhalde tabiat anaya mahsus olmalı.' derdi.

 

Onun bu sözü ve sönmüş bir gülün dalı gibi duran bir yerden yedi veren gül misali bir sanat eseri çıkarmak bu olsa gerek diye düşündüm Maçuka Restoran'ı gördüğümde. İşte hiç yazma havamda olmasam da Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yukarda size aktardığım sözü geldi aklıma. Hani hayalinde dere kenarında bir restoran açmak isteyip de düşünsen 'Bu kadarını düşünemezsin!' diye geçirdim aklımdan. 

 

Nasıl gururlanmayayım Maçka’da böyle güzel bir işletmenin oluşuna? Nasıl gururlanmayayım bir sanat eseri gibi derenin kenarının süslenmesine? Nasıl gurur duymamayım sanat eseri gibi bir yapının var oluşuna? Nasıl gurur duymayım bu kadar yatırımı yaparken bir Maçka deresinin kenarını düşünmesine? Maçka deresine bir elmas gerdanlık takılmışcasına yapılan bu yatırımdan nasıl gurur duymayayım?

 

İnsanoğlu tarafından yok sayılarak arkasını döndüğü, bütün çığlıklarını duymamak için Maçkalıların kulağını kapattığı, yalvarırcasına akışıyla bize gözyaşlarını gösterdiği, 'Ben ölüyorum, kurtarın!' dercesine elimizi tutmak için dalgasıyla bize uzandığı, Maçka deresini silik ve sönük bir hale getirdiğimizde bir Maçkalı elini uzatarak onun elini tuttu. Ona minnet borcunu göstermek için ona bir elmas gerdanlık taktı. Bu gerdanlığın adını da 'Maçuka' koydu. 

 

Maçka’ya kasvet fena çöker. Şenlenmesi de kederlenmesi de bir bahaneye bakar ilçenin. Ama bir efkarlandı mı da insanlarını daraltır, yürekleri sıkıştırır. Bazen ceza gibi havasını hep gride tutar. Burda yatırım yapmak bir yana, 'Nasıl terk ederim burayı?' diye insanı düşündürür çaresizlik. Maçkalılar da can damarlarını kesme yarışına girmişcesine ormanlarını yok etmede tereddüt etmezken bu yatırımı düşünmek her babayiğidin harcı değildir!

 

İşte Maçuka Restoran’ın hayal edilmesi olumsuzluklar içinden sıyrılarak 'Ben yediveren gül gibi açacağım!' diyen iradenin eseridir. 'Bu topraklarda yatırım yapılmaz!' diye konuşanlara 'Ben buradayım!' diyen inancın eseridir. Eser kolay ortaya koyulmaz; çekilen çileler, yorgunluklar, engellemeler, imkansızlıklar aşılarak oluşur!

 

Maçkamıza çok güzel bir elmas kazandıran Sayın Gürsel Akın’a, sevgili eşi Sayın Nurdan Odabaş Akın’a, mimarisini hazırlayan Sayın Gökmen Yılmaz’a ve iç mimar Sayın Sevcan Özlü'ye bir Maçkalı olarak teşekkür ederim.

 

Not: Maçuka Restoran çok güzel bir yer; ancak daha da önemlisi oranın işleticiliği! Bu konuda aynı hassasiyetin gösterilmesi umuduyla Maçkamıza hayırlı olsun.