KÜÇÜK KARINCA
Bir karınca yuvasında küçük bir karınca yaşardı. Ne en güçlüydü, ne en hızlı, ne de en zeki.
Ama onu diğerlerinden ayıran bir özelliği vardı.
Bir karınca yorgunluktan buğday tanesini yuvaya taşıyamadığında, hiç tereddüt etmeden yardım ederdi. Bir başka karınca tökezlediğinde, ayağa kaldırırdı.
Yağmur karıncaların tünellerini bozduğunda, ilk tamire koşan yine küçük karınca olurdu. Karıncalar, onun sessiz ama sürekli varlığına alışmıştı.
Ancak küçük karınca bu kadar iyiliğin karşılığını diğer karınca arkadaşlarından alamazdı. Hiç kimse küçük karıncanın hal hatırını sormazdı.
Küçük karınca, günbegün sadece kendi işini değil, başkalarının işini de yaptı. Dinlenmek nedir, unuttu. Ama kendine hep şunu söyledi. “Biraz daha dayanırsam, her şey daha iyi olacak. Önemli olan başkalarının daha az zorlanması.”
Küçük karıncanın bir gün, bacakları yorgunluktan titremeye başladı. Hızlı yürüyemez oldu.
Sırtı ağırdı. Canlı olan bakışları, derin bir yorgunlukla bulanıklaştı. Ancak küçük karınca, yuvasını hayal kırıklığına uğratamazdı.
Bir karınca yardım isteyince, son gücünü toplayıp kabul etti. Bir diğeri daha geldi, dişlerini sıktı, yine “evet” dedi. Bir üçüncüsü daha yaklaştı: “Sen her zaman vakit buluyorsun, bana da yardım et!”
Ve küçük karınca “hayır” diyemedi.
Kimsenin beklemediği oldu. Küçük karınca, yüklerin ağırlığı altında bacakları çöktü. Yere yığıldı. Yanından geçen karıncalar, artık kıpırdamadığını fark etmedi bile. Başta yokluğunu kimse dert etmedi.
“Kesin geri gelir,” dediler. Ama günler geçti. İşler aksadı. Düşen yükleri toplayan olmadı.
Omuz veren kimse kalmadı. Tüneller çökmüş halde kaldı.
Yavaş yavaş karıncalar anlamaya başladı. Küçük karıncanın değerini çok geç de, olsa anladırlar.
Küçük karıncayı her yerde aradılar fakat bulamadılar. .
Yaşlı bir karınca içini çekerek; “ küçük karıncayı boşuna aramayın. O gitti. Çünkü o öldü. Bunca zaman her işe koştu. Ama siz anlamadınız. Hepinize yardım etti. Ona yardım eden olmadı. Taşıdığı yükün altında ezildi. Hiç biriniz dönüp ona bakmadınız. Zavallı küçük karınca yuvası için gece gündüz çalıştı. Değerini hiç bilmediniz. Şimdi işiniz aksayınca, onu aramak aklınıza geldi.” Dedi.
Karıncalar kendi aralarında fısıldadıktan sonra bir tanesi; “Peki neden bize hiçbir şey söylemedi?! Küçük karınca hiç şikayet etmede ki? ” dedi.
Yaşlı karınca; “Hanginiz küçük karıncaya, nasılsın sordu? Hanginiz kapısını çalıp, bir yere ihtiyacı olup olmadığına baktı.” Dedi.
Yaşlı karıncanın sözlerinden sonra sessizlik oldu.
Karıncalar o anda, küçük karıncanın çok iş yaptığını anladı. Her şeyi doğal olarak gördüler. Küçük karınca ne zaman aralarından ayrıldı işte o zaman karıncaların işi de, aksamış oldu.