DUYGU KARAHASANOĞLU


KAN İÇMEK, MEDENİYET Mİ?

Yıllar değişiyor ABD´nin yüzü hiç değişmiyor. Hep aynı yüz, hep aynı senaryo!


KAN İÇMEK,  MEDENİYET Mİ?

 

                    Yıllar değişiyor ABD´nin yüzü hiç değişmiyor.  Hep aynı yüz, hep aynı senaryo!

Bush gitti. Obama geldi, Obama gitti. Trump geldi. Değişmeyen tek şey Ortadoğu politikaları.  Ortadoğu´yu bir laboratuvara çeviren ABD, insan kanı içmekten asla geri durmuyor.  Yüzlerce tır dolusu silah, PYD´ye giderken ABD, hala müttefik olmaktan söz ediyor. Gönderilen silahların arasında neler yok ki! Bu ağır silahlar PYD terör örgütüne gönderiliyorsa ki, gönderiliyor ABD, hala neyin peşinde.  Suriye´de milyonlarca mülteci Türkiye´de barınıyor. Binlerce Suriyeli topraklarında ölüm kalım savaşı veriyor. Mantar gibi büyüyen terör örgütlerine silah yardımı yapan ABD hala neyi düşünüyor?!

Türkiye´nin sınırında terör devleti kurma hayaliyle yanıp tutuşan ABD, asla bunu başaramayacak.  ABD, Irakta aynı senaryoyu sahneye koymuştu. Ancak karşısına çıkan anlaşma onu bu hayalden vazgeçirdi.  Eğer Irak parçalansa anlaşmaya göre Musul ve Kerkük petrolleri Türkiye´nin olacak. Bu anlaşmayı yıllar önce Türkiye İngiltere ile yapmıştı.

ABD,  Suriye sınırına dayanarak, burada bir Kürdistan devleti kurma hevesiyle silahlarını ardı ardına gönderiyor.  Gönderilen silahlar ABD´li silah  tüccarlarının kasasını doldururken, masum insanların kanını akıtacak. 

Öyle bir dünya düzeni kuruldu ki, ?ben yaşayacağım?, ?sen öleceksin.?  Bu yüzyılın sözde gelişmiş ülke liderlerinin  düşünce yapısı ne yazık ki, böyle! İnsanların yaşaması sanki onların ömürlerinden ömür alıyor da, ölmeleri mubah sayılıyor! Bu dünya her fani için geçici durak yeridir.   Bu durakta kimler gelip geçmedi ki, her biri kendine biçilen ömür kadar yaşadı. Ne canlar geldi, ne canlar gitti. Ne canlar daha gelecek, ne canlar daha gidecek. 

                      Türkiye´nin güneyindeki iç savaşı kızıştıran ABD, mültecileri de topraklarına alsa çok daha iyi eder. Dünyanın bir çok yerinde fitili ateşleyen ülkeler, masum sivil halkı hiç düşünmüyor. Savaştan kaçmaya çalışan siviller Akdeniz´in derin sularına gömülerek, can veriyor. Tek suçları daha iyi yaşam kurmak.

Peki onları vatanlarında rahatsız kim ediyor? O insanları savaşın ateşli kollarına kim bırakıyor? Savaşın soğuk rüzgarını onların yüzüne kim savuruyor? İşte! Tüm bunların sorumluları vardır.  O sorumlularda sadece kendilerini, kasalarını düşünüyor.

Alev toplarına dönüşen ülkede kim yaşamak ister? Bunun için her zaman umuda yolculuğa çıkıyorlar. İtalya yada Yunan adalarına çıkmak isteyen mülteciler çoğu zaman adaya çıkamadan Akdeniz´in tuzlu sularında batıp kayboluyor.

              Medeni uygar denilen ülkeler bu ölümlere seyirci kalıyor. Sizce bu bir medeniyet mi? Yoksa uygarlık mı?