Sefer BOSTAN


İSLAM BARIŞ VE SEVGİ DİNİDİR

İslam, ?silm? ve ?selam? kökünden türeyen bir kelimedir.Bu şekliyle Kur´an´da 105 yerde geçmektedir. Silm; barış, güven ve huzur, selam da; mutluluk, esenlik ve güvenlik demektir. İslam ise; Allah´ teslim olmak, boyun eğmek ve itaat etmek manasınadır.


İSLAM BARIŞ VE SEVGİ DİNİDİR

 

             İslam, ?silm? ve ?selam? kökünden türeyen bir kelimedir.Bu şekliyle Kur´an´da 105 yerde geçmektedir. Silm; barış, güven ve huzur, selam da; mutluluk, esenlik ve güvenlik demektir. İslam ise; Allah´ teslim olmak, boyun eğmek ve itaat etmek manasınadır. Kur´an´a göre İslam, kişinin kendisini yalnız Allah´a teslim etmesi, yalnız O´na kul olması, yalnız O´na ibadet etmesi demektir. Tevhid inancının gereği de budur. Bu anlamıyla İslam, yalnız son Peygamber olan Hz. Muhammed (sas)´in getirdiği dinden ibaret değil, bütün peygamberlerin insanları tek Allah´a kulluk etmeye ve Salih amele davet etmelerinin ortak adıdır.

 

            İslam gelmeden önce Araplar yılın dört ayını savaşmanın yasak olduğu haram aylar olarak belirlemişler, diğer sekiz ayı da birbirleriyle kavga ederek geçirmişlerdir. Yani hayat adeta savaş üzerine bina edilmişti. İslam gelince barış, sulh, huzur genel olarak bir yaşama tarzı olunca, barış bütün aylara, zamanlara yayılınca, haram ay uygulaması da kendiliğinden ortadan kalkmış oldu. Hz. Peygamber (sas) bir hadislerinde Müslim ve Mü´mini tarif ederken: ?Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. Mü´min de insanların canları ve malları hususunda kendisine güven duyduğu kimsedir? buyurarak, iman edip İslam dinine giren Müslümanların başta kendileri olmak üzere, diğer insanlarla, tabiatla, bütün mahlûkatla ve Allah Teâlâ ile barışık olması, herkese güven vermesi, kimseye zarar vermemesi gerektiğini bildirmektedir. İslam´a girmek demek ilk anlam olarak barışa, huzura, mutluluğa girmek demektir. Barışın zıddı bir hayat tarzı benimsemek ise şeytana uymaktır. Öyle buyurur Yüce Allah: ?Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin; çünkü o apaçık düşmanınızdır.?

 

            ?Silm? barış demek olduğu gibi ?esleme? kelimesi de ?kendini teslim etti, teslim oldu, kendini bıraktı? demektir. ?Bilakis, kim güzel niyet ve davranış sahibi olarak kendini Allah´a teslim ederse, Rabbinin katında onun mükâfatı vardır. Öylelerine korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.? Bu manada değerlendirildiğinde ?Müslim?, kendisini, içini-dışını, bütünlüğünü, Allah´a, Allah´ın hukukuna, emir ve yasaklarına teslim eden kişi demektir. Ancak böyle yaptığı takdirde insan barış, huzur ve mutluluğa erişebilir. Zira ancak Allah´ın ayetlerine inananlar Müslim olabilirler. ?(Bunlar) o kimselerdir ki, ayetlerimize iman edip de (Allah´ın hükümlerine) boyun eğmişlerdir.? İnsan kendisini Allah´a teslim etmezse eğer, o zaman şeytanın ve nefsinin tuzaklarına düşmeye, kavgaya, savaşa daha yakındır. 

 

            Bütün bunlara rağmen İslam´ı kavga ve savaş nedeni olarak algılayan, hatta nefsanî veya siyasi cinayetlerini dahi İslam´a dayayan, Allah yolunda cihadı, çalışmayı öldürme, yakma, yıkma, yok etme gerekçesi sayan insanlar geçmişte olmuştur, bu gün de vardır, gelecekte de olacaktır. Bunlar insan manzaralarıdır. Her zamanda ve her zeminde her türlü insana rastlamak mümkündür. İslam´ı sadece bazı ibadetlerden ibaret bir din zannedersek yanlış anlamış oluruz. İslam´ın manası barış ortamında yaşamak, ibadetlerin gayesi de bu manaya ulaşmaktır. Bunun aksi şeytanın ve nefsin peşine takılmaktır.

 

             Haksız yere bir insan öldürmenin bütün insanları öldürmek kadar günah, buna mukabil bir insanı sevgiye barışa kazandırmanın da bir o kadar sevap olduğunu Müslümanlara öğreten Hz. Muhammed (SAV), Mekke´yi fethettiğinde yıllarca kendisine işkence ve eziyet eden Mekke halkını affetmiş, barış ilan etmiştir. Peygamber efendimiz (SAV),bu davranışı ile ?zulmedene zulmedilir.? mantığının doğru olmadığını öğretmiş, büyüklüğün affetmekle kazanılabileceğini göstermiştir. Medine-i Münevvere´ de asırlardır kavgalı olan Evs ve Hazreç kabilelerini birbirlerine kardeş yapan, aralarında barış ve sevgi tohumu yeşerten, temel dayanağı barış ve sevgi olan İslâm dini olmuştur.

 

             Peygamber efendimiz (SAV), sevgi sonucunda elde edilecek manevî mükâfatı şöyle müjdelemiştir: ?Allah´ın öyle kulları vardır ki; Peygamber ve şehit olmadıkları halde, Allah katındaki mekânları sebebiyle, Peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler.? Ashab-ı Kiram sordular: ?Onların kim olduğunu bize bildirir misin?? Peygamberimiz (SAV) buyurdu: ?Onlar, aralarında bir kan bağı ve mal alış verişi olmadığı halde yalnız Allah rızası için birbirlerini seven müminlerdir. Allah´a yemin ederim ki, onların yüzleri nurlarından ötürü pırıl pırıldır ve nurdan tahtlar üzerindedirler. (Kıyamet gününün dehşet verici korkuları ve elemleri içerisinde) insanlar korkarken onlar korkmayacak, insanlar üzülürken onlar kederlenmeyecektir. İyi biliniz ki Allah dostlarına ne korku vardır ve ne de mahzun olacaklardır.?  

 

             Şüphesiz barış ve sevgi, asr-ı saadet ruhunu yakalamakla mümkündür. Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (SAV)´in mesajları, yıldız insan sahabelerin ruhu iyi kavranılıp hayata yansıtıldığı her dönemde sevgi, saygı, barış ve mutluluk elde edilmiştir. Peygamberi mesaj ve sahabe ruhu geriye itildiği dönemlerde kavga ve nefret ön plana çıkmıştır. Öncelikle bu konudaki eksikliğimizi telafi etmeliyiz. Bir insanı yaşatmanın bütün insanlığı yaşatmak, bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğu ilahi buyruğu aklımızdan çıkarmamalıyız.                       

                Selam ve dua