Turhan Eyüboğlu


Hiçbir Kuvvetin Karşısında Eğilmezdi!

Hiçbir Kuvvetin Karşısında Eğilmezdi!


Hiçbir Kuvvetin Karşısında Eğilmezdi!

Hani şimdiki zamanın modası olan dış güçler var ya onlar yüz beş yıl önce de vardı. Hatta daha da olayı abartıp vatanımızı işgal etmiş ve İstanbul'a da yerleşmişlerdi. Günümüzde televizyonlardaki dizilerden tarihimizi öğrenmeye çalışanların haberiz olduğu gerçek tarihimizden, size bir bölüm aktarmak istiyorum.

Tarihi, gerçek belgelerden birazcık okumaya çalışsalar, onlara sunulan tarihin hakikaten film olduklarını anlayacaklar ve Çanakkale'de binbir güçlükle durdurduğumuz düşmanların bir yıl sonra ellerini kollarını sallayarak nasıl İstanbul'a girdiklerini ve işgal ettiklerini belki de anlayacaklardır.

Dahası, bu düşmanların şerefine sarayda nasıl bir ziyafet verildiğini ve o komutanların bizim komutanları aşağılamak için nasıl fırsat kolladıklarını okumuş ve onlara sunulan tarihin kurgu film olduğunu anlamış olacaklardır.

Okullarda Kurtuluş Savaşı tarihimizi öyle bir kuşa çevirdiler ki bırakın oradan yakın tarihimizi öğrenmeyi, çocuklarda tarihin önemsiz bir ders olduğu algısı artmaya başladı. Neyse yazıyı fazla uzatmadan size gerçek tarihten yaşanmış bir zaman dilimini aktarayım.

İtilaf Devletleri kumandanlarının şerefine sarayda bir ziyafet veriliyor. Bu ziyafete bütün Fransız, İngiliz, İtalyan, Yunan kumandanları ile bizim paşa ve kumandanlardan bazıları da davet edilmiş.

İtilaf Devletleri kumandan ve generalleri, bu davete büyük üniformalarıyla iştirak etmişler. Bizimkiler ise küçük üniformalarıyla gelmişler. Yalnız Mustafa Kemal Paşa büyük üniformasını giyerek gelmiş.

İcap edenlerle selamlaşıp ayak üzerinde kısaca görüştükten sonra İşgal Orduları başkumandanının masasının karşısındaki başka bir masaya yerleşmiş.

Mustafa Kemal Paşa'nın bu davete büyük üniforma ile iştirak etmesi derhal İngiliz başkumandanının nazari dikkatini celp etmiş. Miralay rütbesi taşıyan başyaverini çağırarak ona bir emir vermiş. Başyaver aldığı emri yerine getirmek için Mustafa Kemal Paşa'nın önüne gelmiş.

Biraz da çekinerek resmi selamını verdikten sonra 'Galip ordular kumandanları şerefine verilen bu ziyafette, mağlup bir memleket ordusuna mensup bir generalin, büyük üniforma ile bulunmasının doğru olmayacağını başkomutanımdan aldığım emre göre size arza mecbur oluyorum!' demiş.

O anda koca salonda ses seda kesilmiş ve bütün gözler Mustafa Kemal Paşa'ya çevrilmiş. Mustafa Kemal Paşa, söylenen sözleri büyük bir dikkatle dinledikten sonra ağır ağır ve gayet açık bir biçimde, her taraftan duyulacak ve işitilecek derecede berrak bir sesle şu cevabı vermiş:

'Yaver efendi! Başkumandanınıza bildiriniz ki bu salonda resmi üniforması ile oturan Mustafa Kemal Paşa, mağlup edilmiş bir kumandan değildir! Kendileri de bilir ki Mustafa Kemal Paşa, Anafartalar'da İtilaf Ordularını mağlup etmiş, her yerde olduğu gibi burada da üniformasını taşımak hakkını kazanmıştır!'

O anda, salonun her tarafından sürekli bir alkış kopmuş! Yüksek sesle söylenen bu sözleri işiten İngiliz başkomutanı, herkesle beraber istemeye isteyeme bu hakikati kabul ederek kadehini kaldırmaya mecbur olmuştur.

O zamanlar ülkeyi yönetenlerin kuvvet karşısında nasıl eğildiklerini gösterir bu olay karşısında, Mustafa Kemal Paşa'nın bu hareketi hiçbir kuvvet karşısında eğilmeyeceğinin göstergesiydi!

Bakın, İngiliz devletinin çok önemli bir generalı Charles Townssend, Mustafa Kemal Paşa ile katıldığı bir toplantıdan sonra neler söylemiş:

'Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal'de büyük bir ruh kuvvetinin gizliliği var.'

Dünya lideri olmak kolay bir iş değildir!

Ne mutlu Türk'üm diyene!

(Büyük Üniforma: Davetlere gidilirken giyilen resmi askeri smokin)

Kaynak: Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas Gürer, İşbankası Yayınları, Sayfa:124