Fatma Karahasanoğlu


HAYATIMIZDAN KESİTLER

HAYATIMIZDAN KESİTLER


 

 HAYATIMIZDAN KESİTLER

 

         Kötü alışkanlıklar çevreye göre değişkenlikler gösterir, bazen özentiyle yoluna devam eder. Ama arkasında bıraktığı derin izleri hiç düşünmez. Sevgisiz büyüyen bir çocuğun neler yapabileceğini anlamak, pek de zor olmasa gerek. İstediği şartları oluşuncaya kadar her türlü yola başvurur. Hele de sevginin hiç bir zaman olamayacağını biliyorsa, onun için sokaklar artık meskendir. Köprü altları, parklar, vb gibi yerlerle bütünleşmiştir. Akla gelebilecek her türlü kötü alışkanlıkların içerisindedir. Sigara alışkanlığı ; yavaş, yavaş yerini  tiner ve esrara bırakırken kendisini de olayların akışına bırakır. Onun için yarınlardan, gelecekten söz etmek anlamsızdır. Bu durum da olan binlerce çocuk için mevcuttur. Toplum olarak onlara ne kadar yardımcı oluyoruz ? Sorunlarına eğilebiliyor muyuz? Tamamen kendi kaderlerine terk edilen bu çocuklar bataklığın girdabına gömülerek yok oluyor.

         Geçenlerde yaşanılan bir olay fazla söze gerek kalmadığını açıkça gözler önüne sermiştir. Kapalı  olan üst geçitte geceyi geçirmek için gelen bir çocuk, kenarlardan destek alarak uyumaya çalıştı. Uykusunun yarısında kendisini, seyir halinde ki aracın altında buluverdi. Parçalanmış bedeni bir kaç metre sürüklendikten sonra değersiz parça gibi yolun kenarına atıldı.

Çevreyle gelen kötü alışkınlıkların nedenleri arasında özentinin rolü de oldukça büyüktür. Etrafımıza baktığımızda yapılan hareketlerin özentiyle ne kadar bağlantılı olduğunu görürüz. İlerleyen zaman içerisinde alışkanlıklara dönüşür. Bunun en güzel örneklerini, küçük çocuklar vermektedir. Eğer bir kız ise, annesinin her davranışını yakından takip ederek zamanla ona karşı bir özenti duyar. Tıpkı annesi gibi tavırlar takınır, iler ki yaşantısında kendi kişiliğini bulamayıp, annesinin  kişiliğiyle yaşamak zorunda kalır. Bireyi  birey yapan kişiliktir., kişiliği oturmamışsa belirli zaman dilimlerinde değişkenlikler gösterir.

         Geçen yıllara ve ortama göre, farklı kişilik sergileyen bireyler topluma faydalı olacak yerde, zararlıdırlar. Yetişkinlerde görülen bu tür bozukluklar, onların sıkça çocuksu davrandıklarını söylemek durumunda kaldığımız bir gerçektir. Hele de belirli bir konuma gelmiş olan bu bireyler cehaletin ön safhasında yer aldıklarını da rahatça söyleyebiliriz. Toplum içersinde sürekli konuşup her zaman kendisiyle ilgilenilmesini isterler. Dünya ekseninin, kendi etrafında dönmesini bekleyen bu birey, her ne kadar 25 - 30 vs yaşta olsa bile zeka yaşının hala 6 - 7 yaş seviyesinde olduğunu  bilmemektedir. İlgi odağı daima o olmalı ; Gözlediğim bu tür olaylardan bir tanesini  sizlerle paylaşmak istiyorum. Akşam yemeğinden sonra, arkadaşlarla birlikte bir cafeye oturmaya gitmiştik. Güzel demlenen tavşan kanı gibi olan, çaylarımızı yudumlarken sanatın derinliklerine girip kaybolduğumuz bir anda karşımda oturan genç arkadaşım sıkıldığını yüksek sesle söyleyerek birden ayağa kalkıp, bir kaç metre uzaklıkta olan kitap raflarının önüne gitti. Masada oturan diğer arkadaşlarla birlikte uzun süre ardından baktık. İlginin kendisinde olduğunu anlamak için arada bir gözlerini üzerimizde gezdiriyordu.

Hepimiz “Zavallı çocuk” Der gibi ona bakıyorduk. Bir bakıma acımıyor değildik. Çaresizliğinin vermiş olduğu eziklikle elinde ki kitabın sayfalarını çabuk, çabuk çeviriyor ; Her açtığı sayfadan bir şeyler okumaya çalışıyordu.

         Hayatımız kadar değerli olan kişiliğimizi lütfen bulalım. Çocuklarımızı yetiştirirken  daha dikkatli daha özverili olmalıyız., bunu gelecek nesiller için yapmalıyız değil yapmak zorundayız.