HARUN ÖNSEL
ÖĞRETMEN-BELEDİYE BAŞKAN
Mehmet Nuri ve Sadiye Önsel’in altı çocuğundan bir tanesidir. 1925’de Yeşilyurt(Hacavera) da dünyaya geldi. Babası Mehmet Nuri eşi Sadiye hanımdan önce iki kez daha evlenmiştir.
Büyük ağabeyi öğretmen Bahri Önsel kardeşlerinin okuması için elini taşın altına koyarak bütün kardeşlerinin okumasını sağlamıştır. Verem hastalığının kol gezdiği ülkemizde kendisinden küçük ikiz kardeşleri Necdet ve Cevdet henüz 21 yaşlarında verem hastalığı sonucu vefat ederler.
Harun Önsel ilkokul sonrasında Beşikdüzü Köy enstitüsü ’ne okumak için gitti. Bir süre sonra okulun kalabalık oluşundan Erzurum Nenehatun öğretmen okuluna geçiş yaptı. Köy enstitülü bir öğretmen olarak yetişmiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün başlatmış olduğu aydınlanma devrimini içselleştirerek tüm yaşamı boyunca buna sadık kalmıştır.
İlk görev yeri Artvin’dir. Ağabeyi Bahri Önsel’de Artvin’de öğretmendir. Harun Önsel ağabeyi Bahri Önsel’in eşinin yeğeni Seyyare Erdener ile 1945’de evlendi. Seyyare hanımın babası 1920 yıllarında Maçka’ya atanmış jandarma komutanı Mustafa Çavuş’ tur. Seyyare hanım Maçka Anbela’da doğmuş daha sonra Olasa köyünden yer satın alarak oraya yerleştiler. Öğretmen olarak Harun Önsel Artvin’de 17 yıl kaldı. Günümüzde Önsel ailesinin Artvin ile dostluklar hala devam etmektedir.
Harun Önsel Seyyare Hanım ile olan evliliğinden iki oğlu bir kızı dünyaya geldi. Artvin’de kaldıkları 17. yılın sonunda tayini Trabzon’a çıktı. İki oğlu Ersin Önsel ve Erkan Önsel Artvin’de dünyaya geldi.
Öğretmen Harun Önsel Trabzon’da ilk görev yeri Akçaabat Merkez ilkokuludur. Sonrasında Trabzon Yetiştirme yurdu müdürlüğü, Trabzon- Kurtuluş İlkokulu müdürlüğü, Trabzon Gazipaşa ilkokulunda bir yıl görev aldı.
1961’de kızı Güzide Önsel Trabzon’da dünyaya geldi. Kendi çocuklarının okuyup bir meslek sahibi olması yanında öğretmeni olduğu çocukların eğitimi için çok caba harcadı.
Karma ortaokulundan özellikle çağrılarak dışarıdan derslere girerek görev aldı. Oğlu Ersin Önsel Trabzon lisesinde okurken belgelenerek yarım öğretim yılı okula gidemedi. Oğlu Ersin’i karşısına alarak bak oğlum; Ben öğretmenim size bırakacak hiçbir şeyim yok, sakalların beyazlayana kadar okuyacaksın bunun başka çaresi yok… Bu sözler çocuklarına çok etki yapmış ki sonradan iki oğlu da Üniversite okuyarak hayata atıldılar. Kendi çocukları ve okullarda okuyan bütün çocukların okuması için büyük gayretler sarf etti. Öğretmenlik ve yöneticilik görevinde bulunduğu yıllarda TÖS(Türkiye Öğretmenler Sendikası) TÖB-DER(Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) hareketinin içerisinde görev aldı.
1970’li yılların zor günlerinde oğullarının devrimci olması nedeni ile Mapushane kapılarında geçirdiği günlerin serüveni başladı.KTÜ(Karadeniz Teknik Üniversitesi) deki tüm devrimcilere Sotka- Hızırbey mahallesindeki evlerinin kapısını sonuna kadar açtı.
Polisin ezbere bildiği o kapılar çok aşınmış, arama tarama işlemlerinde bir baba ve öğretmen olarak dik durdu ve çocuklarının ezilmesine asla izin vermedi.
Ersin KTÜ de jeoloji de,Erkan İstanbul Üniversitesi eczacılık fakültesinde, kızı Güzide ilkokulu bitirince kendi isteği ile emekli oldu. Emeklilik sonrasında Maçka’ya taşındılar.Bu arada Trabzon’un ilk özel okulu kurucusu İsmet Savaşkan olan okulda bir yıl öğretmenlik yaptı.
Hayalinde Maçka Güney mahallesinde sahibi olduğu arazi üzerine bir ev yaptırmaktı. Hacavera da ki baba evini onarmaktı.Siyasi olarak da Maçka’ya belediye başkanı olmak onun düşünceleri arasındaydı.
Bu düşünceler içerisinde yılmadan ve usanmadan onu seven arkadaşları ile birlikte çalışmalar yaptı. Bu arzusunu 1973 seçimlerinde CHP ye başvurmuş aday olmak için ancak seçimi kazanamamıştır.
Daha sonra 1977’de yine yerel seçimlerde Maçka belediye başkanlığına aday oldu. Ancak CHP de bu adaylık süreci oluşmadıbağımsız aday olarak halkın karşısına çıktı ve seçimi kazandı. Belediye meclisinin tamamı (TSİP)Türkiye Sosyalist İşçi Partisinden seçildi.Kendisi Başkan olarak üç ay sonra Cumhuriyet Halk Partisine kabul edildi.
12 Eylül 1980 de darbe sırasında Maçka belediye başkanlığı görevinde bulunuyordu. Darbe sonrası tutuklandı.25 tansiyonla tesadüfen içerde ölmemiştir. Kardeşi Albay Cemal Önsel emekli olmasına rağmen büyük bir mahalle baskısı oluşturarak emniyet zindanlarından askeri hastaneye sevkini sağlamıştır.
Kızı Güzide Önsel KTÜ harita bölümünde okuyordu o sırada.Maçka’daki evleri polis ve jandarma tarafından her gün gözetim altında alınmıştı.Aile darmadağın olmuştu.Maçka’nın çoğu ailesi gibi tüm aileler aynı durumda kalmıştı.
Eşi Seyyare Hanım ve kızı Güzide Önsel,Gazioğlu, Konak, Eyüpoğlu, Yavuz ailelerinin dayanışması ile zor günleri atlattılar.
Sonrasında 1983’de Güney mahallesinde evinin inşaatını tamamlayan Harun hoca emeklilik yıllarında Maçka merkezde Ihlamur ağaçlarının altında dostları ile sohbet ederek günlerini geçiriyordu.
1990 yılının 7 Aralık günü teşhisi ve tedavisi 6 ay bile sürmeyen akciğer kanserinden 07.12.1990’da 65 yaşında iken tüm sevenlerine Hoşcakalındiyerek aramızdan ayrıldı.
Herbaba ailesi ve çocukları için çok önemlidir. Yaşayarak gördüğü iki askeri cuntaya şahit olmuştu. Ailece çektikleri zorluklar karşısında hiçbir zaman yılmadı ve geri adım atmadı.
Harun Hoca yüreğindeki insan sevgisinin timsali oluşu ona doyamadan geride kalarak yaşayan sevenlerine ölümüyle tarifsiz bir acı bırakmıştır.
En çok sevdiği ve dilinden düşürmediği türkü
“Oy benim Sevduceğum da
Olur mi böyle keder,
Of Sürmene yaylasi da
15 doktora bedel” i söylerken doğduğu topraklara ne kadar aşık olduğunun bir göstergesidir.
Kaynak kişi;Kızı Güzide Önsel Uzun
