Fatma Karahasanoğlu


GÜNEŞ GECE BİZİ ISITIYOR

Duyarsız mı olduk yoksa duyarlılığın manasını mı kaybettik.


GÜNEŞ GECE BİZİ ISITIYOR

 

 

                                  Duyarsız mı olduk yoksa duyarlılığın manasını mı kaybettik. Ortada bir gerçek var. Ama ne? Aslında ortada çok gerçek var. O gerçeklerin hangi gerçeklerle karıştığını bilemez olduk.

Olaya şöyle bakalım; gerçek her zaman gerçektir. Hiç kimse gerçekleri değiştiremez. Nasıl güneş balçıkla sıvanmaz, gerçeklerde değişmez. Dünyanın dokuz gezegenden biri olduğunu biliyoruz. Diyebilir miyiz ki, biz dünyada değil güneş de yaşıyoruz. Bu da sözünü ettiğimiz bir gerçektir. Hangimiz ?ben yürümem, uçarım? diyebilir. Dünyada yer çekimi var ama uzayda yer çekimi yok. Gündüzle gece belli aralıklarda yer değiştiriyor. Gece; yıldızlar, ay gök kubbede yer alırken, gündüz güneş dünyaya gülümsüyor. Şimdi biri çıkıp desin ki, ?güneş, gece bizi ısıtıyor.?

İşte gerçekler bu kadar net ve ayrıntılıdır. Ayrıntılar ve gerçekler, yada gerçekler ve ayrıntılar.      Gerçekleri saptırmak yada kabul etmemek kişi veya kişilerin özel sorunlarıdır. Her şeyden önce birbirleriyle olan diyalogları farklıdır.

                             Aracıyla elektrik direğine çarpan sürücüyü o şekilde gören motosiklet sürücüsü yardım etmek yerine kaza yerinden uzaklaşıp gitmesi duyarsızlığın en büyük örneğiydi.  Genç sürücü yanarak can verdi. Motosikletli yardım etseydi belki yaşayabilirdi. Ama bunu yapmadı. Belki de, o sürücünün ömrü o kadardı. Ömür sermayesi tükenmişti. Bunları bilemeyiz. Bunun için yaptığımız yorumlar bile doğru olmayabilir.

                        İki arkadaş her yere beraber gider. Bir tanesi bir eve girip , kısa bir süre kaldıktan sonra tekrar dışarı çıkar. Arkadaşıyla yola devam eder. Bu olay bir defa, iki defa tekrarlanıp gider. Yol arkadaşı evlere girip kısa süre kalan arkadaşına merak içinde; ?sen hangi eve girip çıktıysan, arkandan ağıtlar ve ağlamalar oluyor. Kim olduğunu merak ettim.? ?ben Azraillim? adam, şaşırır. ?öyleyse benim canımı almadan önce bana haber ver. Bu kadar yol arkadaşlığı yaptık buna hakkım var.? Dedikten sonra ayrılırlar. Aradan yıllar geçer. Adam ormanda odun yapıp, yükleneceği sırada Azrail karşısına dikilip ?vakit tamam? der. Adam, telaşlanarak; ?bana haber vermedin?? Azrail, ?başın ağrımadı mı?? Adam; ?ağırdı.? ? kolun , bacağı ağrımadı mı?? adam, ?ağırdı? der. Azrail ?tamam o zaman?  adam, ?Arap hacı, canım hacı. Gel eylemem müşkül acı, gidip eve varayım, evden helallik alayım.? Azrail, kabul etmez ve adamın canını orada alır.