Fatma Karahasanoğlu


GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN NEREYE ÇIKAR?    

GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN NEREYE ÇIKAR?    


GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN NEREYE ÇIKAR?    

         Gemisini kurtarana kaptan deler, ancak o sözde anlamını kaybetti. Gemisini kurtaran kaptan nereye gidecek?Yine bu dünyanın kara parçasına çıkmayacak mı? Öyleyse geminin kurtulması çok da önemli değil. Kocaman bir dünyada çıkış yolu arayan insanlar çoğu zaman çıkış yolu bulamamaktadır. Bazı yöneticilerde idare etmeyi iyi bilmektedir. Bir gündem yaratıp, halkın önüne koymaktadır. Son ayların gündem maddesi Ergenekon oldu, gel Ergenekon, git Ergenekon, kal Ergenekon!

Nedir bu Ergenekon? Kimine göre bölücü bir örgüt, kimine göre de, kurtarıcı… Ergenekon, geçmişe dayalı bir efsanesi de gündeme bomba gibi düştü. Çinli iki kardeş sürekli ezilenleri acıyıp, bu acıma esnasında kendilerini Çin’de bulunan ıssız Agarta dağındaki bir mağaraya kapattılar. Bunun da en büyük nedeni halkın ezilmesiydi. İki kardeş haksızlığı kabul edemediklerinden Agarta dağına sığınmayı uygun görmüştü. Kısa zamanda kalabalık topluluk oluşturdular. Oluşan topluluk ezilen halkın haklarını korumakla mükellef oldu.

Bir başka söylentiye göre de, dört rahip Agarta dağına, sığınır. İbadetlerini toplumdan uzak yaparlar. Kısa sürede nüfusları artar, sığındıkları mağaraya sığmaz oldular. Şehirlere tünel kazıyarak yer altından birleşim sağlarlar. Tek kişinin geçeceği tünelleri bir çok kente ve ülkede olduğu söylentiler arasında yerini alır. Rahiplerin, başlattığı Agartalıların nüfusu o dönemde bir milyonu geçmişti.

         Her iki efsanede, görülen benzerlik, ilk bakışta göze çarpmaktadır. Biz yine de bugünkü Ergenekon operasyonunda göz altına alınan isimlere. Aralarında, paşaların bulunduğu, Ergenekon operasyonu bir çok kesimi de içine almaktadır. Türkiye buz dağına çarpan titanik gibi nereden, neler çıkacağı belli değil. Kim, kiminle nasıl konuşacağı belli değil. Nerede durulacak, nerede tartışılacak belli değil. 

Mevkii, makam her ne olursa olsun, önü kapalı. Daha doğrusu önünü göremeyecek kadar diğer tarafta ki, işlerle meşgul. Bir gazetecinin göz altına alınıp, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması, işlerin ne denli karışık olduğunu göstermektedir. Her şeyden önce bir gazeteci, her türlü insanla bağlantı kurar. Onlarla konuşur, onlardan destek de, ister. Ama bu bir suç teşkil etmemeli. Bir gazetecinin kalemi her şeyden önce özgürdür. Düşüncesinde de bağımsızdır. Onun bunun adamı, diye ayrım yapmanın manası da yoktur.  

Ergenekon’un Agartalara dayandığı söylenmektedir. Agartalar, halkın iyiliği için çalışıp, çırpınmıştı. Ya Ergenekon!..