FARKINDA MIYIZ?
Rasulullah( s.a.v.)bir gün Hz.Muaz´ın elini tuttu ve:´´Muaz!Vallahi seni gerçekten seviyorum buyurdu. Sonra sözüne şöyle devam etti.´´Muaz sana her namazdan sonra şu duayı okumanı mutlaka tavsiye ediyorum: Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana layık ibadet etmek için bana yardım eyle!.´´ (Ebu Davud.Vitir26.)
Görevim gereği zaman zaman Maçka´nın değişik köylerine ziyaretler gerçekleştiriyorum. Yolculuk yaparken de Rabbimin yarattığı güzellikleri seyre dalıyorum. Koşturmaca içinde olan hayatıma bir nefes ara vermiş oluyorum. Oradaki çok değerli hanımefendilerle tanışıyorum. Sohbet ediyor ve gönül hoşnutluğu ile yanlarından ayrılıyorum. Hucurat suresinde Yüce Rabbimiz "Ey insanlar! Hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah yanında en şerefli ve itibarlınız, (O´ndan saygı ile en çok) korkup (fenalıklardan) sakınanızdır. Muhakkak Allah bilir ve haberlidir. "(13.ayet) buyruluyor. Ayette ne güzel ifade ediyor Rabbimiz biz birbirimizle tanışmak, kaynaşmak ve anlaşmak için farklılıklara sahibiz. Ancak en büyük ortak noktamız insan olmamız. En üstün olanımız da O´na en saygılı olanımız. Bu nimetin farkına varıyorum. Yalnız değiliz Rabbimiz bizi yalnız yaratmadı ve yalnız bırakmadı.
Ağaçlar çiçekleniyor, yeryüzü yeşile boyanıyor. Uzaktan dağları seyrediyorum. Tıpkı bir resim tuvali gibi kar manzarası. Rabbimizin ayetleri geliyor aklıma. ´´Gökleri ?gördüğünüz şekilde? direksiz yarattı. Yeryüzüne de sizi sarsar diye sabit ulu dağlar yerleştirdi ve orada her türden hayvanlar serpiştirip yaydı. Ve biz, gökten su indirdik de yeryüzünde her çeşit bitkiden yetiştirdik.´´(Lokman suresi 10.ayet)
"O yeryüzünü sizin yararınıza baş eğdirdi (üzerini yaşanacak duruma getirdi). Bunun için yerin engebelerinde gezip dolaşın da, Allah´ın rızkından yiyin. (Yeniden dirilip kalkınca) dönüşünüz ancak O´nadır." (Mülk suresi 15)
İsteyebileceğiniz her şeyi veren de O´dur. Eğer Allah´ın nimetlerini saymaya kalkışacak olursanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok haksız ve çok nankördür.(İbrahim suresi 34)
İnsan en şerefli varlık olarak yaratılmış. Tin suresinde ´´Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık´´ buyruluyor. Bunca yeryüzü, onun üzerindeki bitkiler, hayvanlar hep insanın hizmetine verilmiş. Saymaya güç yetiremeyeceğimiz kadar bolluk içinde yaşıyoruz. Bazen bunun farkında olmuyoruz. O nimetin elimizden gitmesiyle anlıyoruz çoğu kez kıymetini. Rabbimiz nimetlerin yanında sıkıntıyı da veriyor. Her şey zıddıyla kaim. Her nimet külfetiyle güzel. Zorlukla elde edilmeyince nimetin de kıymeti bilinmiyor. Elbette bütün yaşananlar bir amaç uğruna. Nedir bu amaç? ´´Sizi boşuna, amaçsız yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?´´(Mü´minun 115.ayet) Tabi yine cevabı Kur´an-ı Kerim´de buluyoruz: "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat suresi 56.ayet)
İlk söylediğim hadisi tekrar hatırlatmak istiyorum: "Allah´ım !Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana layık ibadet etmek için bana yardım eyle!.´´
Sevgili peygamberimiz ashabıyla beraber yürürken yol kenarında bir köpek ölüsüne denk gelirler. Sahabelerden bazıları manzara karşısında kokusundan rahatsız oluyor. Bu durum karşısında Allah Rasûlünün tepkisi ise hayli farklı olmuştur: "Köpeğin ne güzel dişleri var!" Sıkıntılar hayatımızın bir parçası. Ancak onlar da yüce Rabbimizin imtihanı nazarıyla bakınca farklılaşıyor. Yazımı Yunus Emre´nin dizeleriyle bitirmek istiyorum. Hepinizi Allah´a emanet ediyorum.
Hoştur bana senden gelen:
Ya hilat-ü yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken..
Kahrında hoş lütfun da hoş.
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa,
İkisi de cana safa:
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Gerek ağlat, gerek güldür,
Gerek yaşat gerek öldür,
Aşık Yunus sana kuldur,
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.