DURMALI, YÜRÜMELİ, KOŞMALI
Günümüzde her şeyin adı para oldu. Nereye baksanız, nereye adım atsanız; para, karşınızda duvar gibi duruyor.
Parası olana değer var, parası olmayana da, değer yok!.
Dostluklar, arkadaşlıklar unvan ve paraya göre değerlendirilir oldu. Makam ve unvan o kadar ön sırada yer aldı ki, adamdan hazmetmez ancak makam ve unvanı olunca, peşinden ayrılamaz olur.
Böyle bir durumda yapılması ne gelir? Ne yapmalı? Ne etmeli? Dostluklar ve arkadaşlıklar hangi, periyotta olmalı. Çizgisi ne olmalı? Nerede durmalı? Nerede yürümeli, yada koşmalı? Bilmece sorduğumu düşünmeyin, sırası gelirse bilmecede sorarız, sınavda yaparız. Ancak bugünkü konumuz başka.
Eee, ne diyorduk, ne yazıyorduk!..
Bir avukat, öğretmene bahçesindeki kuyuyu satar. Bir gün sonra öğretmene giderek; “ben size kuyu sattım. İçerisindeki suyu kullanacaksanız, parasını ödemeniz gerekecek.” Der.
Öğretmende; “bende size gelecektim. Eğer suyu kuyudan almayacaksanız kirasını ödeyin diyecektim.” Der.
Avukat, biraz gerilir sonra işi değiştirerek; “sadece şaka yaptım.” Der.
Öğretmen derin nefes alarak; “senin gibiler bizimle okuduktan sonra böyle avukat oluyor.”
Küçük hikaye, bir çok şeyi anlatmaktadır. Düşünen her insan bunu rahatlıkla anlar.
Dostluğun adı para olunca, ortadan bir çok şeyin kaybolduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatırlar, parayla ölçülü olunca söylenecek fazla sözde kalmıyor.
İnsan sosyal bir varlıktır. Parayla pullu değişiyorsa, etrafına o gözle bakıyorsa, ne kendine ne de, bir başkasına faydası olur.
Beyninden geçen hep paradır. Bu tipler, insanlıktan nasibini almayanlardır. Onların bilgisi de, para, dostlukları da, paradır. Bir de buna makam ve unvan işi eklenince, daha da çirkin boyut alır.
Gece gündüz paranın hesabını yapanlarla hiçbir şekilde dostluk kurulamaz. Onların imanları sadece paradır. Öldükten sonra nasıl hayat sürecekleri hesabını yapmazlar.
İnsan ne kadar güçlü olursa olsun neyi olursa olsun; evi, işi, dostu ve eşi , hepsi bir gün hiç olacak. Kabre ancak kefeniyle girecektir.
Ölmek felaket değil, öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek tedbirini almamak felakettir. Ahrette nereye gitmek istiyorsak, ona göre hazırlık yapmalıyız.
Dünyada ne yapıyorsak, daha doğrusu ne hazırlıyorsak, ahrete onunla gideceğiz.
Bunu bilmeyenler en kısa zamanda öğrenme zahmetine katlansın.