DUYGU KARAHASANOĞLU


DOĞRULAR YANLIŞLAR

hamsiköy denince akla ilk önce sütlaç gelir.


                          DOĞRULAR YANLIŞLAR

 

                    Hamsiköy denince, akla ilk önce sütlaç gelir. Yerlisi yabancısı Hamsiköy sütlacını bilir. 

Geçmişten günümüze kadar süre gelen sütlacın da, bir hikayesi vardır. ?1924´de sütlü ilaç olarak rotaya çıkmıştır. Hamsiköy´de yaşayan iki hancıdan biri  Ahmet  Efendi diğeri ise Osman .Çavuş. b,ir kış günü işlerin durgun olduğu dönemde midesi ağaran Ahmet Efendi, mideye sütlü pirincin iyi geldiğini düşündüğünden sütü kaynatıp, içerisine pirinç atmıştır. Osman Çavuşta balın mideye iyi geldiğini düşünerek Ahmet Efendiye ?balın varsa bal at yoksa biraz şeker at mideye iyi gelir.´n der.  Bal olmadığı için sütün içine şeker atmışlar.

Midesinden rahatsız olan Ahmet Efendi sütlü ilacı yemiş ve midesi iyileşmiş. Bir gün sonra kalan sütlü ilacın tadına bakmışlar. Ama bir şeyin eksik olduğunu fark etmişler. Ve tatlıya tuz atıldığını düşünen Osman Çavuş, içerisine biraz tuz atarak sütlü ilacı tekrar denemek istemiş. Bu şekilde bir güzel bir tat elde etmişler.?

Günümüze kadar gelen sütlaç serüveni  böyle başlar.

                   Hamsiköy, küçük çarşısıyla yıllardır, gelen geçene hizmet eder. Bir zamanlar Erzurum transit yolunun geçtiği Hamsiköy´de bir çok anılar yaşandı. O dönemin tesisleri günümüz şartlarına ayak uyduramadığından yıkılmaya terk edilirken, günümüz şartlarına uygun tesisler yapıldı.

Artık transit yol Hamsiköy çarşısından  geçmiyor.  İrili ufaklı tesisler kendilerine özel sunumlarıyla müşterilerine hizmet etmenin telaşı içerisinde yaşam sürüyor.

                    Geçen ay, seksen üç yaşındaki amcamla (Vural Karsan) birlikte, Hamsiköy´e gittik. Amcamın çocukluğu bu köyde geçmiş. Rahmetli dedem (Abdurrahman Karsan) bu köyde öğretmenlik yapmıştı. Amcam köyün her karesini adı gibi ezberlemişti. Oturdukları evden, okuduğu okula kadar her yeri büyük heyecanla anlattı.

Yemek yediğimiz tesisin karşısında bulunan çift katlı evin bugün sadece duvarları ayakta kaldı. Amcam, yıllar önce yaşadığı bugün sadece duvarları kalan evi şöyle anlattı; ?ev, ahşaptan yapılmış, iki katlıydı. Mavi boyalı evin alt katı hayvanlar için kullanılan ahır, üst katı da iki odalı bir evdi. Babamın görev yaptığı okulda, evimize uzak değildi.  İki erkek kardeştik. O zamanlar, çok iyi hatırlıyorum. Çok kar yağardı. Okula gitmek için zorlanıyorduk. Sözünü ettiğim yıl 1944.  İkinci Dünya savaşının olduğu yıllardı. Yokluk ön planda. Sefalet had safhadaydı. Ben ve ağabeyimin bir avantajı vardı. Öğretmen çocuğuyduk. Okulda ki,  arkadaşlarım benim ağabeyim kadar şanslı değildi. Zor şartlara okula geliyorlardı.?

Amcam, geçmişin sayfalarından zor da olsa sıyrıldı. Çocukluğunun geçtiği Hamsiköy´ü tekrar anlatmaya başladı. Nare burnundan, Yalakandozdan, Kıransadan, Dikkaya´dan daha bir çok yerden bahsetti.

Geçmişin sayfalarıyla bugünkü Hamsiköy arasında oldukça fark  olduğunu gözlemledim. Her şeyden önce, Hamsiköy, Maçka için bir veli nimet konumundadır. Herkesin görmesi gereken bir köy, bir mahalle, bir cennet...

 

 

18.09.2019                                                                   DUYGU KARAHASANOĞLU