İnanç Kızılkaya Kaya


ÇOCUK VE SOĞAN

Bir mesleğe sahibi olmak , araba kullanmak isteyen vs, kullanabileceğine dair bir yeterlilik belgesi almak zorunda.


ÇOCUK VE SOĞAN
Bir mesleğe sahibi olmak , araba kullanmak isteyen vs, kullanabileceğine dair bir yeterlilik belgesi almak zorunda. Peki geleceğimizin devamı olan, insanları dünyaya getirirken, buna psikolojimizin, maddi durumumuzun yeterli olup olmadığına dair niçin bir belge almak zorunda değiliz ? 
Niçin 50 bin yıllık insanlık tarihinde değişmeyen tek şey, çocuk yapma konusunda hiçbir hassasiyetin olmayışı ?

7 milyarı geçmiş durumda olan nüfusun sadece bir milyarı üretimde ve dünyanın daha iyi geleceğe sahip olması konusunda bilinçli iken, geriye kalan 6 milyarı niçin sırtında taşısın? Bunların tükettiği yiyecek, içecek ihtiyacının ne kadar çok hayvan ve doğa katliamına sebep olduğunu düşününce ürpertmiyor mu sizi?

O kadar bencil olmak zorunda mıyız? Niçin toplum ve doğa bilincini bizlere aşılayan bir eğitim sistemimiz yok? Bütün dünya ülkelerinin ortak noktası, neden geleceğimizi oluşturacak çocukların üzerinde proje üretmek olmuyor?

Dünyaya getirdiğimiz çocukların sayısı arttıkça, onlara ailede düşen ekonomik pay ve sevgi miktarı azalıyor. Miktara önem verip, onunla övünmek yerine kişinin kalitesi ile öğünme dönemine, insanoğlu ne zaman geçecek?

Çocuk doğar ve anne baba mutlu pozlar verir. Daha sonra, heves kaybolur sorumluluk başlar. Hayat şartlarının zorluğu ile çocuk tek başına ya da ehli olmayan eller de büyümek zorunda kalır. Gezip gördüğüm bütün ülkelerde evinde oturan annelerin çoğu cahil veya çocuk eğitimini süslü giydirme, bol bol yedirme sanıyor. Çalışan anneler ise sosyal yaşantılarından ve işlerinden dolayı çocuklarını ister istemez kişilik oluşumu evresinde yalnız bırakıyor.

Gelelim babalara; eğer boşandı ise çiftler, çoğu baba sadece kadınla değil, çocuktan da boşanmış gibi kaçıyor. Sorumsuzlar, ödeyeceği üç kuruşu sanki kadına ödüyormuş gibi zorlarına gidiyor. İş hayatına atılan kadın, erkeğin görevi olan geçim sorumluluğunun bir kısmını üzerine alıp, erkeğin yükünü hafifletmiş olsa da, erkek bunu göbeğini kaşıyıp daha çok maç seyretme ya da sosyal medyalarda dolaşma olarak değerlendiriyor. Çocuğunun gelişimini, evde sessiz, sorunsuz durmasıyla ölçüyorlar.

Toplumun çocuklarını tavaya atılan soğana benzetirsek eğer, ilgilenip soğanları devamlı karıştırmazsanız ateşi fazla gören taraftakiler yanar, ateşi olmayanlar çiğ kalır, tesadüfen ateşe uzaklığı uygun olanlarda mükemmel pişer.

Bizim ürememizin eseri olan çoğu çocuklarımızın başına gelenlerde aynen bu şekildedir. Tesadüfen adam olanlar, ham kalanlar ve yananlardan oluşuyor.

Yanan çocuklar, çoğunlukla hayatlarının ilk 12 yılında ilgisiz, tacize tecevüze uğramış, küfür, hakaret ve şiddet görmüş, çocuklardır. İstediğiniz kadar eğitim verin bu çocuklardan hayatta tutunanların oranı %5 i geçmiyor. Çoğu dış görünüşün de çok efendi, merhametli, sevecen, sessiz görünmüş olsa da, kişilik bölünmesi sonucu dışa yansıttıkları sessizlik, efendilik kadar, öteki yüzlerinde o kadar şiddet ve acımasızlık, bencillik barındırırlar.

"Sen Onu bir de evde gör, bambaşka biri oluyor. Burnumdan getiriyor" sözü ile bahsedilen şahıslar, tam da bunlardır. Çocuklukta yaşanılan haksızlığın miktarı arttıkça, yetişkinlik döneminde ki uyumsuz, acımasız tepkileri de o kadar artıyor.

Seri katillerin her birinin ortak özelliği de, bu şekilde çocukluk geçirmeleri ve çevrelerinde onları tanıyan hiçbirinin seri katil olduğuna inanası gelmemesi.

Yanan çocuklar, büyüyünce empati yapamazlar ve merhamet, vicdan, masumiyet, suçluluk, sevgi duyguları hiç gelişmemiş veya yoktur. Bu duyguları hissedemezler ve tamamen dürtülerine, ihtiyaçlarına göre hareket ederler.

Herkesin üremesine izin verme politikası, geleceğimiz için ne kadar doğru? Doğada doğal seleksiyon ile ayıklanan ve sadece güçlü olan yavruların yaşama şansı olup, genlerinin her kuşakta daha da iyileştirmesi olasılığı, insanların tıpta ki gelişmelerinden dolayı müdahalesiyle doğal seleksiyonla elenme şansını da yok etmiştir.

Genetik hastalıkları olanların üremesi sonucu, doğan sakat çocukların, akıl hastalarının sayısı ve iyi bir çocukluk geçiremeyen yanan çocukların acısını, topluma zararlarını ve sizin onlara verdiğiniz zararı hiç düşündünüz mü?

Topluma zararı olan çocuklar yetiştirip ,yine de ibadetle cennete gideceğini sanan anne, babalar, üzgünüm ama ancak Mitolojide Adem ile Havva´yı sırf elma yedi diye kovan bir Yaradan ,kimbilir size ne yapar, hiç düşündünüz mü?

Yemekte lezzet için soğanı iyi karıştırıp kavurduğunuz gibi, çocuk yetiştirmede de zahmete katlanmayı göze alamıyorsanız, lütfen ürünsüz çiftleşiniz !!!