Fatma Karahasanoğlu


CILIZ BİR TÜY 

CILIZ BİR TÜY 


CILIZ BİR TÜY 

 

                      Genç bir adam kumaş mağazasında sabahtan akşama kadar çalışır. Müşterileriyle yakından ilgilenirdi. Namaz vakitlerini geciktirirdi.  Hiçbir zaman namazı vaktinde kılmazdı. Genç adam, bir akşam rüyasında öldüğünü görür. Mizan  kurulur, sorgu melekleri sorguya başlar. Doğruluk, iyilik yönünde eksiklik görmezler. Ancak namazı bulamazlar. Genç adam, namaz kıldığını söylese de, melekler defterde yazılı olmadığını söyler. Genç adam deftere tekrar bakmalarını ister. Melekler, tekrar bakar. Namazı yine bulamazlar. Genç adam terler, bunalır.  O sırada cılız bir tüy gelir. Huzura çıkar. Genç adam, ‘nerede kaldın, niye geç geldin?’ tüy, ‘sen beni her zaman geç hatırladın.’ Genç adam o sırada uyanır, bir rüya olduğunu anlar.

  Hayatta bazı değerler vardır ki, geç bırakılmaya gelmez.  Bunlardan biri de namazdır.  Her zaman vaktinde kılınmalıdır.  

                         Hz. Ebu Bekir, hırkasıyla evinde otururken kapı çalınır. Kimdir diye içinden geçirir. Kapıyı açtığında, karşısında adamı görür. Adam, Hz. Ebubekir’e, on iki bin akçe borcunun, bugün ödemenin son günü olduğunu söyler. Ebubekir; ‘bütün malımı Allah yolunda harcadım. Neyim var neyim yok verdim. Sırtımdaki elbiseyi bile bir fakire söz verdim. Nasıl senin borcunu ödeyeyim.’ Borçlu adam ısrar  eder. Ve; ‘sen faziletlisin’ der.

Hz. Ebubekir, düşünür ve tanıdığı Yahudi aklına gelir. Yanına gidip on bin akçe ister. Yahudi ne zaman vereceğini sorunca, Hz. Ebubekir; ‘yarın öğleden sonra öderim’ Yahudi, ‘ya ödeyemezsen ne olacak?’ Ebubekir, ‘ödeyemezsem, senin kölen olurum ,istersen beni satarsın yada hizmetinde kullanırsın.’

Yahudi, on iki bin akçeyi  Hz.Ebubekir’e verir. Ebubekir’de borçlu adama giderek; ‘al bu on iki bin akçeyi borçlarını öde’.

Hz. Ebubekir, oturur. Allah’a tevekkül eder. Borcu nasıl ödeyeceğini düşünür. En iyisi Yahudi’ye köle olayım diye aklından geçirir. Bu düşüncelerle kızı Ayşe’nin evine varır. Kızına olan biteni anlatır ve hellallık ister. Kızı babasının durumuna çok üzülür. Bir Yahudi’ye köle olacağına çok üzülür ve baba kız birlikte ağlarlar. Hz. Ayşe’nin gözünden akan bir damla yaş yere düşerken, cevher olur. Hz. Ayşe babasına bu cevheri verip,  pazarda satarak parasıyla borcu ödemesini söyler. Hz. Ebubekir, cevheri alarak pazara gider. Allah-Teala olan bitenden haberdardır. Cebrail Aleyhisselamı yanına çağırarak,  ‘Resullah’ın zevcesi Hz. Ayşe’nin göz yaşından cevher yaptık. O cevheri buraya geri getir kudret hazinemden yirmi altın al. Kulum Hz. Ebubekir’e ver. ’ 

Hz. Ebubekir, pazarda cevheri satacağı sırada, Cebrail Aleyhisselam insan kılığında yanına gider. Cevherin  fiyatını sorar. Hz. Ebubekir, on iki bin akçe olduğunu söyler. Cebrail Aleyhisselam, değerinin daha fazla olduğunu söyler. Ve eteğini açmasını ister. Hz. Ebubekir, eteğini açar, Cebrail Aleyhisselem, yirmi bin altını eteğine döker.

Hz. Ebubekir, Yahudi’nin yanına gider. Yahudi, ‘kölem olacaksın ve benim hizmetimde çalışacaksın.” Hz. Ebubekir, borcunu getirdiğini söyleyerek yirmi bin altını Yahudiye’e verir. Yahudi altınlara bakar on bin akçeden fazla olduğunu söyler. Ve altınlardan birini eline alır.  Altının bir yüzünde  ‘La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah.’, diğer yüzünde  ‘ Kul hüvellâhü ehad 2- Allâhüssamed 3- Lem yelid ve lem yûled 4- Ve lem yekün lehû küfüven ehad.’ Yazılı olduğunu görür.  Ve Hz. Ebubekir’e dönerek; ‘senin dinin haktır, sen evliyasın. Hz. Muhammed hak Peygamberidir’ der ve Müslüman olur. Aldığı yirmi altını da fakirlere dağıtır.