Turhan Eyüboğlu


Cehalet, gerçek bilginin aksine bireyin kendine olan güvenini artırır.

Şimdi "Bu da nereden çıktı?" diyeceksiniz.


Cehalet, gerçek bilginin aksine bireyin kendine olan güvenini artırır.

 

Şimdi "Bu da nereden çıktı?" diyeceksiniz. Bununla ilgili bir çalışmayı sosyal medyada okudum ve "Ne kadar doğruymuş!" diye içimden geçirdim. Daha sonra da çalışmanın metnini ve bu çalışma ile ilgili görüşleri okuma ihtiyacı duydum. İyi ki de okumuşum; şimdi bunun nedenlerini size aktarmaya çalışacağım.

 

Türkiye'yi tanımayan ve anladığım kadarıyla Türkiye ile ilgili hiç bilgisi olmayan ABD'li iki psikiyatri uzmanı Justin Kruger ve Davit Dunning kendine güveni olan insanlara yaşadıkları yerde nadir de rastlamış olacaklar ki dayanamayıp bununla ilgili on yıl kadar önce bir çalışma yapmak gereksinimini duymuşlar.

 

"Acaba bu uzmanlar bu çalışmayı Türkiye'de yapmış olsaydılar!" diye de içimden geçirmedim desem yalan olur. Çünkü bizim ülkemizin böyle çalıştığını bilmiyorlar. Evet ülke diyorum, bütün eğitim, bütün atamalar, buna sivil kuruluşlar da dahil! Dahası kültürel tabakaların hepsi böyle işliyor; anlayacağınız en tepesinden en dibine kadar!

 

Şimdi bir düşünün televizyon izlerken, bir ortamda konuşurken veya bir kuruluşa gittiğinizde birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç?

 

Ya da sosyal medyada kullandığınız bir paylaşımın altına yazılanları okuyup da "Bu nasıl bir zeka, bu nasıl bir anlayış?" dediğiniz oldu mu?

 

Veya şöyle diyeyim: İşyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı? Onlara bakıp, "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi?

 

Size "Çevrenizi bir gözden geçirin!" diyeceğim, ama sizi duyar gibiyim. "Tabii geçirdim!" diyorsunuz. Televizyon kanallarında tartışma programlarına katılan, dernek yönetiminde olanlar, sendikada bulunanlar, meydanlarda röportajlara katılanlar, herhangi bir yere aday olanlar daha bir dolu yüz ve bir çok isim gözümün önünden geldi geçti, diyorsunuz.

 

Ha, işte bu araştırmacılar bu olaylara Türkiye'de olduğu kadar sık olmasa da rastlayınca bunun üzerine bir araştırma başlattılar. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:

 

*Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.

 

*Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.

 

*Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.

 

*Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar. Bunun gibi daha bir çok sonuç...

 

Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:

 

"İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan 'yetersiz kişi' kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!

 

Ancak bu cahillik ve haddini bilmeme karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. 'Eksiler' kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür. Sonuçta 'kifayetsiz muhterisler' her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler!

 

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma yaşamında fazla alçakgönüllü davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, değerlerinin bilinmesini beklerler. Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler. Olasıdır ki üstleri tarafından da ihtiras eksikliği ile suçlanırlar.

 

Bu nedenle fazla alçakgönüllü olmayın!

 

Bizim şimdi geçtiğimiz zaman aralığında en büyük sorun:

 

1- Daha az bilgi sahibi olan kişilerin, çok daha fazla bilgi sahibi olan kişilerden daha fazla şey bildiklerini sanmaları,

2- Bir yere getirilerek unvan verilen kişilerin o yere onu getiren gücün kölesi olması,

3- Unvan alan kişinin o gücü zulme çevirerek bir de bunu vicdanı rahatsız olmadan yapması,

4- Bu kişilerin normal bir yaşam tarzında oldukları yerde olamayacaklarını bildikleri için yapılan tüm yanlışlıklar ve haksızlıklar karşısında deve kuşu taklidi yapma uzmanlıklarının olması.

 

Nitelikli insan tamamen bilginin ummanlığını fark edip kendi bildiklerinin yetersizliğini gördükçe kendini övmekten vazgeçer; çünkü bilir deryayı! Hazır nitelikli insandan bahsetmişken, nitelikli insan olarak gördüğüm Prof. Özgür Demirtaş'tan bir paylaşımı size sunayım.

 

Krizi aşmak için katma değerli mal üretip satacak insana ihtiyacınız var.

Onun için bu insanları yetiştirecek sisteme ihtiyacınız var.

Onun için eğitimi evrensel, kurumları ve hukuku bağımsız, devleti şeffaf yapmalısınız.

Başka yolu yok! Sağcı da solcu da olsanız BAŞKA YOLU YOK!

 

Bilmem anlatabildi mi hoca?

 

Kısacası liyakat, liyakat, liyakat...