DUYGU KARAHASANOĞLU


ÇAĞ DEĞİŞİR İNSAN DEĞİŞMEZ

ÇAĞ DEĞİŞİR İNSAN DEĞİŞMEZ


ÇAĞ DEĞİŞİR İNSAN DEĞİŞMEZ

 

         Ekonomik krizin yarattığı bunalım, giderek artmaktadır. Umutsuzluk, çaresizlik son ayların özellikleri arasında yerlerini alırken, bir çok kişi de, çeşitli yollara saparak, çıkış yolu aramaktadır. Ağırlaşan hayat şartlarının yarattığı facialar, inanılmaz ölçüdedir. İpin iki ucunu bir araya getiremeyenlere, her gün yenileri eklenmektedir. Patlamaya hazır bomba gibi çevresini süzenlerin sayısı da az değil. Bir bıkkınlık, bir başıboşluk, aldı başını gidiyor !..                      

         Kişiler arasında öz güven ve saygı diye bir şey de kalmadı. Sorunların çözümlenmemesinden kaynaklanan bir çok sıkıntı, yeni sorunlara kucak açarken, peşinden masum olanları da, sürüklemeyi ihmal etmez.

İşte, bir yanda çaresizlik içerisinde kıvrananlar, diğer yanda günlerini zevk-sefada geçirenler !..

         Zaman gerçekten iyi ilaçmış. Verilen tepkilerde yavaş, yavaş zamanın verdiği reçeteyle iyileşip, durulmaya başladı. Bilinmezin içerisinde öteye beriye savrularak yeni hayatların özlemiyle çıkış kapıları aranır. Umutlar gün geçtikçe azalmaya, düşünceler kaybolup yok olmaya başladı.

Çaresizliğin yol açtığı ruhsal bozukluklar, arkadaş arasındaki ilişkileri de, zedelemeye başladı. En küçük olayı büyüterek konu yapanların bir çoğu daha sonra psikolojk tedavi gören kimselerdir. Bu tür tedavi gören kişi bir eğitimci olursa ; yetiştirecek olduğu öğrencilerden ne beklenir ?

Sağ duyulu olup olaylara objektif bakılmalıdır, onun bunun adamı diye insanlar arasında ayrım yapılmamalı. Zaten ayrımların yarattığı bunalımları henüz atlatamadık.

         Saygının ve sevginin ne denli önemli olduğu çoktan unutuldu. Onun yerine hoppala, ahlaksızlık geldi. Rencide derecesine varan konuşmalar yapanların sayısı ne yazık ki, günden güne artmaktadır, yine çok yazık ki onlar toplum içerisinde daha çok rağbet görmektedirler. Yine çok yazık ki, bazı kesimlere ekonomik kriz uğramamıştır. Onlar yine eskisi gibi har vurup harman savurmaktadırlar. Peki, kimin malını, ve kimin parasını ?..

         İşte ! Sönük hayatlar, tükenen umutlar, bitmeyen kabuslar ! Hepsi  şu an yaşanan ortamın bıraktığı iz. Yarın, evet yarın ne olacak  ? Belli değil. Böyle belirsizlikler içerisinde yaşamak, hiç  de kolay değildir. Günlük yaşanır, günlük harcanır gelecek yarınlar fazla düşünülmez. Herkes de, bir benlik kavgası mevcut ; yaşamak için öldür politikası izlenmekte.

         İlkel çağlarda güçlü olan güçsüze yaşama hakkı vermezdi, her şey güçlüden sorulur, güçlüden izin alınırdı. Yıllar geçti, çağlar değişti, medeniyet geldi ; fakat değişmeyen bir şey kaldı o da, güçlünün  güçsüz üzerinde  kurduğu hegemonya.