Turhan Eyüboğlu


Bir Maçka´lı Olarak Utanıyorum

Bildiğiniz üzere 2017 yılının ocak ayında Cumhurbaşkanının Afrika´yı ziyaret etmesiyle Afrika ülkelerinin gelişmelerinin çağımızın ne kadar gerisinde kaldıklarını, içme sularının olmadığını, hala daha kanalizasyon sistemini bile kuramadıklarını, oturacak


Bir Maçka´lı Olarak Utanıyorum

 

Bildiğiniz üzere 2017 yılının ocak ayında Cumhurbaşkanının Afrika´yı ziyaret etmesiyle Afrika ülkelerinin gelişmelerinin çağımızın ne kadar gerisinde kaldıklarını, içme sularının olmadığını, hala daha kanalizasyon sistemini bile kuramadıklarını, oturacak evlerinin dahi olmadığını haberlerde birkaç gün dinledik ve gördük. Bu haberleri hangi yılda dinlemiştik? 2017 yılında! Şimdi sizi bundan elli üç yıl öncesine götüreceğim.Bakalım sizde benim gibi bir Maçkalı olarak utanacak mısınız?

            İnsanlığı derinden etkileyen, katkıları olmasına rağmen, bu insanın, ne Maçka´da ne Trabzon´da ne de Türkiye´deki konuşmalarda adı geçer. Son yıllarda yaptıklarının değerinin ne derece anlamlı olduğu görünse de kendisine değer vermemek adına görmemezlikten gelinmesi ısrarla sürdürülmektedir. Bu konuda haksızlığa uğrayan, ülkesini temsil ederken yüreğinde boylu boyunca memleket hasreti olan bu insanın değeri er geç anlaşılacaktır. O Maçka´ ın, Trabzon´un Türkiye´nin gurur duyacağı bir semboldür.

         Koskoca Afrika´nın ortasında Maçkalı bir Türk doktoru!  Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilatı´ndan 1965 yılında almış olduğu bir öneri üzerine Türkiye´deki işlerini bırakıp el değmemiş, balta girmemiş ormanlara, Afrika insanlarının sağlığı için kendi sağlığını hiçe sayarak Afrika´ya gitti.

           Televizyonlarda acıyarak izlediğimiz ülkelerin halini gördüğümüzde insanlığımızdan utanıyoruz.O doktor bu yoksul ülkelere bundan elli üç yıl önce giderek yirmi yedi yıl sağlık getirmediği tek bir ülke kalmadan çalıştı.İnsanlarla tek tek ilgilenerek ve onları aşılayarak sağlığına kavuşturmak için bir ömür geçiren bu adamdan utanıyorum!

Neden biliyor musunuz?Bu onurlu ve insan sever kişinin adını Maçka´da bir sağlık kuruluşuna dahi veremeyişimizden utanıyorum! Onu yeterince anlatamayışımızdan utanıyorum! Bir heykelini dahi yapamayışımızdan utanıyorum! Maçkalı´yı dünyaya tanıtıp dünyanında bu kişi sayesinde Türk´ü tanıdığını yeni nesillere anlatamayışımızdan utanıyorum!

            Bu koca yürekli adam, Afrika´nın en ücra köşesinde bulunan köylerinde insanların karınca sürüsü gibi ölmesini engellemek için Karadenizli´nin zekasını ortaya çıkararak günde bin beş yüz Afrikalıyı aşılayarak dünyada bir ilki başardı. ´Bunu nasıl başardınız?´ diye sorulduğunda ´şoförlerden başlayarak yanımda bulunanlara aşı yapmayı öğrettim.´ diye cevap verdi. Böylelikle bu uygulama Afrika´da bulunan bütün ülkelere yayıldı.

           Afrika´da gel-git olayı sıklıkla yaşanır.O çaresiz insanlar, bu doğa olayından her fırsatta yararlanmak isterlerdi. Deniz metrelerce yükselir, araziyi tamamen kaplardı. Daha önce açılan çukurları sular doldurur. Deniz çekilince de Senegalliler güneşten buharlaşan sudan arta kalan tuzları kuyuların içine girerek her ne pahasına olursa olsun toplamaya çalışırlardı. Orada yaşayan insanların başlıca geçim kaynağı buydu. Kaderleri böyle yazılmıştı.

            İşte doğum yapan bu kadın da binlerce tuz kuyusunun birinin içinde çalışırken bebeğini dünyaya getirmişti. Hem de bir başına sessiz sedasız, kimseler görmeden. Tek insani belirtisi biraz inlemiş olmasıydı. İşte bu adam o inleme sayesinde onu fark etti. Hemen kucağına alarak onu hastaneye götürmek için arabasına taşıdı. Bu hareket Afrika´da bir ilk olmuştu. Yüzlerce insan ilk defa bir beyazın doğum yapmış bir siyah kadını kucağına alarak hastaneye götürmesine şaşkın bakışlarıyla tanık olmuşlardı.

          İşte şimdi, Afrikalılar ne zaman bir beyaz önlükte Türk bayrağı görseler ilk ona koşuyorlar bu adam sayesinde.

Şimdi bu koca yürekli adamın Afrika´da çalıştığı yıllara gelelim:

            1965-1970 WHO´nun Rwanda Ulusal Verem Savaş Çiçek Hastalığı Endikasyonu proje ekip şefi;

1971-1975 WHO´nun Senegal Ulusal Temel Sağlık Hizmetlerinin Geliştirilmesi projesi;

1975-1984 WHO´nun Afrika Bölge Müdürlüğü Danışmanı (Virus ve Çiçek hastalıkları endikasyonu geliştirilmiş aşılama);

1984-1986 WHO´nun Madagaskar ve Reunion Adaları misyon şefi;

1991   WHO´nun Ankara bürosunda WHO´nun temsilcisine vekalet.

           Aldığı Dünyaca unvanlar:

1976 WHO´nun Çiçek Hastalığı Endikasyon Nişanı

1985 Madagaskar Cumhurbaşkanından "Officier de Ordre National" unvan ve nişanı

         Şimdi sizi okurken duyuyorum!´Neden Bir Maçkalı olarak utanıyorsun da bir Trabzonlu olarak utanmıyorsun?´ Evet, evet sizi de duyuyorum!´Neden bir Maçkalı veya bir Trabzonlu olarak utanıyor da bir Türk olarak utanmıyorsun?´ diyorsunuz. Hepinize hak veriyorum.

Hep derler ya resmin bütününe bakacaksın!

          Sevgili kardeşim ben tersini yapmak istedim. Ben resmin bir köşesine bakıp da bu koca yürekli adamı Maçka´da göremediğim için resmin bütününe bakamadım. Resmin bütününe de baksak bir şey fark etmiyor. Maçka´nın, Trabzon´un, Türkiye´nin yetiştirdiği bu adam gibi adamı resmin hiçbir yerinde ne görselinine ruhsalını ne de anıldığını görüyorum. Onun için ilk olarak kendimden utanıyorum. Başka utanacak adam yoksa bu utanç durumunu ´İçimde yaşayayım!´ diyorum.

Size bu yazımda bahsettiğim, özür dilerim bahsedemediğim bu koca yürekli insanı dünya ´Müthiş Türk´,´Rekortmen Türk´, ´Kara Afrika´ya Hayat Veren Türk´ olarak tanıyor.

         Afrika´da sağlık hizmeti vermek için gitmediği ülke kalmamış. Dört buçuk milyon Ruandalı ile beşmilyon Senegalli´yi aşılamayı başarmış. Dünya aşılama literatürlerine geçmiş. Dünya Sağlık Örgütünden ve Afrika ülkelerinden çeşitli nişan ve unvanlar almış; ancak Maçka´da,Trabzon´da ve de Türkiye´de adı hiç bir yerde anılmamış olan bu Koca Yürekli Türk 1926 yılında soğuk bir 4 Aralık günü  Trabzon ili, Maçka ilçesi, Yeşilyurt Köyü´nde dünyaya gelmiş olan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Celalettin Algan´dır.

Sayın Celalettin Algan beni duyuyorsanız sizden özür dilerim! Umarım bir Maçkalı olarak beni ve Maçka´da, Trabzon´da, Türkiye´de bulunan siyasetçiler ve yöneticileri affedersiniz!

       Mekanınız cennet, ruhunuz şadolsun.

Not: "Bu yazdıklarım, bu koca yürekli adamı tanımamızın başlangıcı bile olamaz. Bunu bilmenizi isterim"