Turhan Eyüboğlu


Bakalım Siz de Şaşıracak mısınız?

Bakalım Siz de Şaşıracak mısınız?


Bakalım Siz de Şaşıracak mısınız?

 

Konuştuğunuzda veya anlattığınızda gayet basit gelen, her zaman yaptığımız bir şey olarak gördüğümüz ama bana göre hiç de basit olmayan ve özveri gerektiren davranıştır dinlemek!

 

Konuşmakta olduğunuz insana değer verseniz de vermeseniz de anlamak için dinlemek zorundasınızdır. İnanın dinlemek için de emek vermeniz gerekir. Nasıl ki baktığınız her şeyi görmüş sayılmazsanız aynı şekilde duyduğunuz her şeyi de dinlemiş olmazsınız!

 

Kısacası zordur dinlemek! Hele de şu herkesin bilgisi olmadan konuştuğu, kimsenin başkasını iplemediği zamanımızda daha da zordur dinlemek! Bazen bir nevi açlık dindirme yöntemidir benim için. Özellikle eski hayat hikayesini dinlemek tadından yenilmez bir olay gibi görürüm. Hele de yazacak bir şey bulduğumda...

 

Ha, bazen önemli olan çözüm önermeniz veya sizin de bir şeyler anlatmanız değil sadece dinlemenizdir ya işte bunu seviyorsanız dinlemek en zevkli eylemlerden biridir.

 

Ben, dört aydır siyasi bir hedefimi gerçekleştirmek ve ona ulaşmak için gördüğüm herkesle siyasi düşüncelerine bakmadan onlarla konuşuyor, onları dinliyor, ancak araya girip sorular sormayı da ihmal etmeden onları istemsiz de olsa yönlendirmeye çalışıyorum!

 

Konuşulanları uzun uzun yazmak istemiyorum; ancak inanın kısa özetini aklımdan geçirdiğimde şaşırıp kalıyorum. "Yok canım!" dedirtiyor bana insanların konuşması! Bakalım siz de şaşıracak mısınız bu kısa özetin sonunda?

 

Konuştuğum insanlar, kısaca devletin komünizmle yönetilmesini ancak sistemin kapitalist olmasını istiyorlar! Gerçi bunu komünizm diye direk söylemiyorlar ancak anlatımları ve isteklerine uyan sistemin komünizm olduğunu dünyadaki yönetim sistemlerinden az buçuk anlayan bir insan olarak anlıyorum.

 

Daha da ilginci devlet solcu olsun, sosyal demokratlar gibi düşünsün, bize iş versin, aş versin, enflasyonu kontrol etsin, çocuklarımıza iş bulsun, sağlıkta sınır olmasın, özel hastanelerden ücretsiz yararlanılsın, eğitim eşitliği olsun, benim çocuğum iyi okullara gitsin; ama sistem kapitalist olsun!

 

Fındığım, yağım, yumurtam ve köyde yetiştirdiğim diğer ürünlerim para etsin! Hayvanımı ucuza satmayayım! Hayvan yemi ve ilacı pahalı olmasın! Devlet bu konuda bana yardım etsin! Masrafını kendim yaptığım suyuma para vermeyeyim; ama sistem kapitalist olsun!

 

Dünyada böyle bir sistem bildiğim kadarıyla yok! Ancak ben dahil halkın kafasında böyle bir sistem her ne hikmetse var!

 

Sağla sol arasında şöyle bir fark vardır:

Sağ dünya görüşü, yönetimin kapitalist temelli olmasını ister. Yani sağ dünya görüşü ne kadar itiraz edersen et zengine, gelir aktarma modelidir. Sol bu nedenden dolayı ortaya çıkmıştır. Hem sağ partileri seçip onları iktidar yapacaksın hem de sonra yoksulluktan şikayet edeceksin. Şairin dediği gibi ne yaman çelişkidir bu!

 

İşte konuştuğum insanların hepsi kalben konuştuklarında onların isteğini karşılayan sistemin sosyal demokrat düşünceli bir sistem olduğunu anlıyorsunuz. Ancak yetiştiği ortamlar ve yönlendirmelerin onların kalp düşüncelerini baskılayarak istediklerinin olacağını düşünerek karşıt bir yönetim sistemine oy vermeleriyle sonuçlanıyor ne yazık ki!

 

Kapitalist sistemde bir yerde paylaşılacak bir şey varsa, para varsa onu zenginler paylaşır. Bir yerde ödenecek borç varsa onu yoksullar, çalışanlar, dar gelirliler öderler. Kriz olduğunda siz zenginlerin aç kaldığını, yoksullaştığını görebilir misiniz? İflas etseler bile göremezsiniz!

 

Kullanmadığınız yolun, geçmediğiniz köprünün, gitmediğiniz hastanenin parasını vereceksiniz ve ardından vergisi affedilen iş adamının "Niye vergisi affedildi de benim suyum ve elektriğim kesildi?" diyeceksiniz! Buna uzun uzadıya itiraz edeceksiniz; ama oy vermeye gelince kapitalist düzeni savunan partiye oy vereceksiniz!

 

Kısacası sağ siyasetin özü, sağdaki yoksuldan zengine gelir aktarım modelidir! Sağ partilere oy verdiğin sürece bu böyle olacaktır! Bunun başka bir sonucu olmaz, olmayacaktır da!

 

Ancak şuna inanıyorum: İnsanlar sorguladıkça, yapılan yanlışları gördükçe ve kendilerinin oy deposu olarak görüldüğünü hissettikçe buna "Dur!" diyeceklerdir. İşte o gün, bu siyasilerin hepsi ama hepsi halkın yanına giderken nasıl konuşacaklarını, nasıl davranacaklarını anlayacaklardır!