ismet eyüboğlu


ANILAR:40

B.Rahmi Eyuboglu


ANILAR:40
B.Rahmi Eyuboglu
Bir söz vardır, der ki bazı insanlar en değerli,varlıklarının geçmişte kaldığını söylerler;
yani böyle insanları patateslere benzeterim, en değerli parçaları toprağın altında
kalmıştır diye,
Daha çok övünmeyi amaç edinir.Hani kendisin yapamamış  ama geçmiştekiler yapmışlar.
Ben Eyuboğlu'larında dört kişiyi seçtim.Bunlardan ilkini geçenki yazıda anlattım.
Sebahattin EYÜBOĞLU.
Sebahattin Eyuboğlu Eyübğlu sülalesi için , toplum için önemli bir öncülük, örnek bir
kişilik, örnek bir insandır.Onun için ilk seçtiğim insandır.
Daha doğrusu Eyüboğlu'ları içinde bir damar vardır .
Bu damar yenilikçidir,ileriye dönüktur, özverilidir,toplumcudur.
Sabahattin Eyüboglu'nu,
Bedri Rahmi"yi,
İsmet Zeki'yi
Cemal Reşit Eyüboglu"nu örnek aldım.
Bu damarın kaynağını  henüz çözemedim.
Böyle bir kuşağın yetiştiği cumhuriyetin kuruluş yıllarının verdiği coşku, çalışkanlık mı, yoksa yüzlerce yıl bir arada yaşamış bir ailenin birbirine aşladığı ortak bilinç mi?Yoksa hepsi beraber
Bu damarın varlığı bazan çok olumsuz yönde de olabilir , çok olumlu da.Olumlu
olursa üst seviyeye çıkabilir, olumsuz olursa en alta kadar.
Gelelim Bedri Rahmi'ye.
Yaşamış , görmüş, geçirmiş sonunda evrensel olmuş bir usta.
Amerikadan ,Japonya'ya kadar gitmediği, görmediği,ülke yok.
Sanatı da öyle, dili de.
Sanatı Tokat yazmalarından başlıyor, kilimlerle devam ediyor; sonunda
EVRENSELE ulaşıyor, evrenselden aldığını da getirip  Çorum'un İskilip ilçesine
yapıştırıyor.
Dil konusundaki ustalık nerden kaynaklanıyor:halçiliktan , toplumculuktan, memleket
sevgisinden.Şiiri türkü gibi söylüyor.
Bedri Rahmi anadili gibi üç dil biliyor.Kendi dilini dupduru bir su gibi kullanıyor.
Suda akıp giden çakıl taşları gibi.Şiirinde dünyanın en büyük ozanını Nazım
Hikmet'i örmek alıyor, onun gibi toplumcu oluyor.
Nazım Hikmet de en beğendiği ozan olarak O'nu görüyor, hatta ona bazı önemli belgelerini saklamsı için veriyor.
Peki B.Rahmi buralara nasıl ulaşıyor.
Herkesin yaşadığı bir çocukluğu yaşayarak,  annesinin ninnilerini dinleyerek , babasını örnek alarak.
Memur çocuğu, her gittiği yerde, yeni bir okul, yeni bir arkadaş çevresi .Her şey sıfırdan başlıyor.Bazı sanatçıların yetiştiği gibi yetenekli bir çocukluk
dönemi geçirmiyor, hep bir tarafi aksak.
Matematiği sevmeyecek kadar ilgisiz.Lise yılları bu yüzden olumsuz geçiyor.
Kendi anlatımıyla :
"Doğuştan gelme yetenek yok, hiç kimsede yok ;sadece çalışma var, eşşek gibi çalışma, severek çalışacaksın, ürettikçe daha çok seveceksin, daha çok çalışacaksın."
Sonunda babasının önerisine uyarak Güzel Sanatlar Akademisi'ne gidip okuyor.
Gerekçe ilginç:en kolay okunacak yer o dönemde Güzel Sanatlar Akademisi.
Resme karşı yeteneğinden değil.
Oradan da Fransa"ya , ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu'nun yanına.Orda resim
dùnyasını, ünlü ressamlari tanıma, Paul Gaugin'i, Cezanı ...vs.Değişik atölyelerde
çalışma, 1936'da da Eren'le evlenme.
İste size şair , ressam Bedri Rahmi'den birkaç türkü örnegi :                                       

AŞIK VEYSEL 'E

Saz petek misali, söz de bir arı,
Beraber uğraşır yapmışlar balı,                 
Veysel bu sırra mazhar olmuş
İki sanat bir gönülde birleşmiş.               SELAM İLE HARAM
Samanlık seyran olmuş
.....................................                          Biz dünyadan gider olduk
                                                               Kalanlara selam olsun                               
GİTTİ GİDECEK.                                    Ama hep böyle gidecekse bu dünya
 Sevmek                                                 Kalanlara haram olsun
Güzel meslek
Ama zor
Can dayanıyor
Dayanmasına
Ama yürek
Gitti gidecek

İSMET EYUBOGLU
OKURYAZAR ÖĞRETMEN