DUYGU KARAHASANOĞLU


AKILSIZLIĞIN YÜKÜNÜ KİMLER ÇEKER

Yanlış verilen imarlar, iyi terbiye edilmeyen çocuklar!.. Bütün bunlar toplumun kanayan yaralarından sadece birkaç tanesi.


AKILSIZLIĞIN YÜKÜNÜ KİMLER ÇEKER                                            

                        

 

                   Yanlış verilen imarlar, iyi terbiye edilmeyen çocuklar!.. Bütün bunlar toplumun kanayan yaralarından sadece birkaç tanesi.

                   Hiçbir kompleksi olmayan siteler, ne işe yarar?! Çocukların oyun oynayabileceği alanlar bırakılmazsa, neler olur?

Oyun oynamak isteyen çocuklar bina aralarında buldukları küçük alanlara saldırarak, oyun oynamaya başlar. Ayaklarında gezinen toplar, öteye beriye düşerek etrafta bulunanları ve geçenleri rahatsız eder. Topların camlara vurmasıyla gereksiz yere tartışmalar başlar. Dinlenmek için yapılan parklarda da aynı durumlar söz konusudur. İstediğiniz gibi parkta oturup, çayınızı yudumlayamazsanız, bir anda masanıza gelen top, hoşa gitmeyen sonuçlara neden olur.

Okuldan çıkar çıkmaz, topla birlikte uygun olmayan yerlerde oynayan bu çocuklar, geleceğin nasıl teminatı olabilir?! Küçük yaşta sürdürdükleri sorumsuzluk iler ki, yaşlara da sarkacaktır.

                   Kimseden dört dörtlük olunması beklenemez. Ancak yapılan sitelerde oyun alanları, dinlenmek için parklar hesap edilerek imara açılmalıdır. Birkaç milyar uğruna diğer insanları rahatsız etmek gerçek anlamda hizmet adını almaz. Kentleri yaşanmaz hale getiren birazda yanlış uygulanan imarlardır. Adamına göre keyfi imarlar verilirse doğuracağı sonuçlarda bunlar olur

                   İstanbul Marketler Zincirinin Trabzon Şubesi, ikinci yaş gününü 11 Mayıs Cumartesi günü kutladı. Saat 12.00´de başlayan eğlence seline en çok çocuklar kapıldı. Canlı müziğin yanı sıra palyaçolar da, çocukların ilgisine çekmeye yetmişti. Her çocuğun yüzüne dağılan gülücükler, ikram edilen meyve sularıyla daha da, belirginleşti.

Her gün oynamak için saldırdığı apartman araları marketin sunduğu güzel eğlenceyle sakinleşmişti. Ayaklarında toplarla koşturan çocuklar o gün sadece müzik eşliğinde oynuyordu.

Demek ki, olunca, oluyor. Özel yerler yapılsa, hem çocuklar, hem de apartman sakinleri rahat eder. Sadece barınmak için binalar inşa edilmemeli, her türlü sosyal aktiviteler düşünülmelidir. Her şeyi ekonomik soruna bağlayıp, kendimizi haklı çıkarmaya gerek yok.

                   Burada hiç kimse yargılanmıyor ; daha güzel, daha huzurlu, daha güvenli, daha sağlıklı bir yaşam, sanırım herkesin en doğal haklarındandır. Alt yapısı yeterince olmayan bir kent, kısa süre içerisinde içine çökmeye mahkumdur. Her şeyi devletten beklemek tembellikten başka bir şey değildir. Herkes üzerine düşen görevi yapmalı ve çevresini güzelleştirmeye çalışmalıdır, unutmayın ki, bazı şeyler devletin desteği olmadan da yapılabilir.

Not; bu makale  12 Mayıs 2002 tarihinde yayınlanmıştır.