Fatma Karahasanoğlu


YILAN VE TAVŞAN

Bir  yılan tavşanların yaşadığı yuvara girer.


                                           YILAN VE TAVŞAN

 

                      Bir  yılan tavşanların yaşadığı yuvara girer. Tavşanlar korku içinde duvarlara koşarlar. Daha önce hiç böyle bir misafir evlerine girmemişti. Ama yılan yumuşak ve sakin bir sesle konuşur; “Benden korkmayın. Çok yalnızım. Hiç arkadaşım yok ve dost sıcaklığı istiyorum. Sizinle paylaşmak istediğim bazı eski bilgelikler taşıyorum. "

Tavşanlar birbirlerine ve yılana dikkatli bakarlar. Yılana  bir şans vermeye karar verirler.  Onun hikayelerini ve efsanelerini dinlerler. Büyüleyici sessiz fısıltısıyla büyülendiler.

Bir filozof gibi konuşuyordu. Ta ki onlardan birini ısırıp ortadan kaybolana kadar.

Ertesi gece yılan tekrar geri gelirek; "Lütfen beni kovmayın. Biliyorsunuz ben bir yılanım. Isırmamak benim için zor. Ama deniyorum. Arkadaşlar birbirinin kusurlarını kabul etmeli değil mi? "

Tavşanlar tereddüt ettiler ama yine de onu içeri alırlar. Yine  tatlı sohbetler, hikayeler, tatlı sözler.Ve yine  keskin, ani bir ısırık.

Tavşanlar, üçüncü gün yuvalarını   taşlarla kapatırlar. 

Yılan yuvaya gelir. İçeri girmek için tıslatıp yalvarmaya başlar. Son kez şans verilmesini ister. Ancak tavşanlar sözlerinden dönmeyip, yılanı yuvalarına almazlar.

Yılan üzgün ayrılırken, tavşanlar yuvalarında sevinç çığlıkları atar. 

                                     ***

 

                                          YAS TUTMALISINIZ 

       Köyün yaşlı semercisi Bekir Usta ölür. 

Tüm eşekler köy meydanında toplanarak, tepinmeye, oynamaya başlar.

Yaşlı, hasta bir eşek duvar dibinde düşünürken yanına gelen genç eşek;

— Haberin yok herhalde, semercimiz öldü, 

— Ne olmuş öldüyse?

— Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız!

— Nasıl bir özgürlükmüş bu?

— Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz oynayıp,  dolaşacağız...

Yaşlı eşek gülerek; “benden geçti. Sizinde aklınıza  ṣaşar ve üzülürüm. Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız. Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü bilirdi, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışırdı. Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi, siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın.

Siz eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.”