Fatma Karahasanoğlu


YEDİ KASIM MACERASI

Seyrekte olsa Trabzon’a özel aracımla giderim.


                                  YEDİ KASIM MACERASI 

 

                      Seyrekte olsa Trabzon’a özel aracımla giderim. Otopark sorunu olduğundan genellikle erken saatte Trabzon’a gider, otoparka aracımı park ederim. Yapmam gereken işleri yapar, ardından tekrar yaşadığım ilçeye dönerim. 

Hiç sevmediğim bir şey varsa, trafikte beklemektir. Adım adım, ilerleyen araçlar, benim sinirlerime dokunur. Ayağım her daim frende olması canımı sıkar. Bu yüzden sabah namazından sonra Trabzon’a gitmeyi tercih ederim. 

Hani derler ya, insan yaşlanınca annesine benzermiş. Rahmetli annem de, sabah erkenden kalkar, bankaya ve alış verişe giderdi.  Bu alışkanlık, bende de oluştu. 

                     Yine Trabzon’a gittiğim bir gün. İşlerimi yaptım. Dinlenmek için Kahramanmaraş caddesindeki banklardan birine oturdum. Çok geçmeden dikkatimi çeken on dört-on beş  yaşlarındaki bir genç oldu. 

Gencin elinde dürüm, hep ısırıyor hem de çevresindekileri izliyordu. Önce yaşlı adamın yanına gidip selam verdi. Bankta oturan yaşlı adam, selamını almadığı gibi sert sert gencin yüzüne baktı. Genç, aldırış etmedi. Adımlarını benim oturduğum banka yöneltti. Kırık Türkçesiyle dolmuş parası istedi. 

Gencin, yüzüne dikkatlice bakarak; “nereye gideceksin?” sorduğumda, yine kırık Türkçesiyle; 

“sevgi evlerine” dedi. Meydana nasıl geldiğini sorduğumda, gencin cevabı yine hazırdı; “otostop yaparak” geldiğini söyledi. 

“Yine otostop yaparak “ gitmesini söyleyince genç; “bu sefer beni almazlar.” Dedi.

Gencin yanında fazla durmadım. Banktan kalkarak, oradan ayrıldım.  Serseri mayın gibi sokakta dolaşan bu genç, sevgi evlerine mi gitti yoksa, sokakta bir köşede kıvrılıp mı yattı. Onu bilmem. 

                   Zamanla nasıl her şey değişiyorsa, Trabzon sokakları da, o denli değişti. Bir zamanlar sanatın, kültürün, gezdiği sokaklarda, şimdi ne olduğu belirsiz, çevresindekileri rahatsız eden tipler türedi. 

                    Otoparktan aracımı alıp, trafiğe girdim. Bir de ne göreyim, Esentepe kavşağı düzenlemesi yapıldığı için yolu kapatmışlar. Sol taraftan yola indim. Etrafıma bakındım. Ne tarafa gideceğimi anlamaya çalıştım. Bir müddet daha gidip sola döndüm. Taş başı yokuşuna yöneldim.  Parke taşlarının gıcırtıları arasında Sıra mağazalar sokağına saptım. Oradan Gazi paşa Caddesine çıktım. Trafiğe güldüm. Niye mi? Sormaya gerek yok!

 Dolapçı beygiri gibi dolaşıyoruz. Tünelden geçtik. Bir zamanlar, Yunus balıklarının bulunduğu kavşakta kapalı. Nereye gideceğimi akan trafikte düşünürken, araçların akış seline uyarak bende ilerledim. 

Bu seferde Değirmendere kavşak çalışması nedeniyle Ali Osman Ulusoy petrolden yol yine kapalı.  Diğer araçları, takip ederek, bir yola saptık. Çok geçmeden, karşımıza Büyük Sanayi Sitesi çıktı. Dükkanların, araçların arasından geçerek, ilerlemeye çalıştık. 

Bir müddet sonra önümdeki araçlar yan yollara saptı. Ben, dümdüz ilerledim.  Karşıma eski otogar kavşağı çıktı. o kavşaktan kıvrıldım. 

Bir müddet gittikten sonra Maçka yoluna döndüm. Hele şükür deyip, yola revan oldum. 07 Kasım Cuma günü sabah başlayan  macera böylelikle bitmiş oldu.