Fatma Karahasanoğlu


YARINLAR

Herkesin dilinde olan bir yarın kelimesi vardır.


                                                     YARINLAR 

 

                          Herkesin dilinde olan bir yarın kelimesi vardır. 

Bir iş mi yapılacak; “yarın yaparım.”, 

bir yere mi gidilecek; “yarın giderim.” 

Misafir mi kabul edilecek; “yarın misafirim gelecek.” 

 Gibi söylemleri çok duyarız ve kullanırız.   

Oysa yarın diye bir şey yoktur. Dün yaşandı bitti. Bugün yaşanıyor. Yarın evet yarın için yapılan planın  gerçekleşeceği belli mi? 

İşte bu bilinmez. Gerçekleşebilir de, gerçekleşemeyebilirde! 

                          Yarına bırakılan işler aslında ertelenen ve yapılamayacak işler anlamına da geliyor. Zaten gelecek olan günün kendine göre işi mevcut. Yarının işi eklenirse, bilin ki o iş yapılmayacak.  İşini yarına bırakanlar yarının işini de bir sonra ki yarına bırakır.

Kısacası yarınlar bitmez.  Nefes alıp verildiği sürece yarınlar devam edecek. 

Yarın, yarın, yarın! Bu yarınlar var ya, insanı tembelliğe de alıştırır. Tembelliğin yanında şeytanda devreye girer. Herhangi bir iş yapmak istendiğinde şeytan vesvesesini  vermeye başlar.” Boş ver. Bugün bir iş yapma, yarın yaparsın.” 

Tembel olan insan şeytana uyarak, yapacak oldu işi yarına bırakır. Şeytan kandırdığı için çok mutlu olur. Tembel insanda anlamaz, anlamaz gününü hibe eder.  Acele işe şeytan karışır boşuna mı söylendi 

                           Her kim olursa olsun günün işini yarına bırakmayacak. Yarına kalan işin garantisi olmaz. Kalana kar yağar sözü bir kez daha gerçekliğini korur. 

Bir çiftçi ölmüş karnından kırk tane yarın yapılacak iş çıkmış. 

Atalarımızın bir sözüyle devam edelim. Bugünün işin yarına bırakma. Bu sözle de anlatılmak istenen de ortadadır. 

Yarın, o kadar şaşırtıcı bir kelime ki, insan bilmediği bir şeyin planını yapar. Oysa, zamanı gelmeyen meyve dalında olur mu? 

Yaşanması garanti olmayan bir günün üzerinden hesap ve plan yapılır mı? Vakti gelmeyen namaz kılınır mı?     

                          Bir Kaz, lokantanın camında şu yazıyı okur; “yarın yemek bedavadır.” 

Kaz sabırsızlanır. Sabahı iple çeker. Gün açar açmaz, soluğu camında “yarın bedava yemek” yazısını okuduğu lokantaya gider. Masalardan birini seçer, istediği her yemek önüne gelir. Bir güzel karnını doyurur. 

Lokantadan çıkacağı sırada tilki yanına yaklaşarak; “hesap ödemeden nereye gidiyorsun?” 

Kaz şaşkınlıkla tilkiye baktıktan sonra; camda okuduğu yazıyı hatırlatır. 

Tilki gülerek; “bedava yemek yarın. Sen bugün geldin.” Dedikten sonra Kaz’ı afiyetle yer.