DUYGU KARAHASANOĞLU


                    YALANLA YAŞAMAK

                    YALANLA YAŞAMAK


                                           YALANLA YAŞAMAK

                                                   

         Çoğumuzun sığındığı, güvendiği ve sıkça başvurduğu önemli bir gerçekten  bahsedeceğim. Hepimizin  bildiği bu gerçek; çoğu kez bunalımlar ve çıkmazlarla donatılmış yalanlardır.  Çeşitli nedenlerden dolayı yalan söylemeye başvurulur. İlk başlarda masum gibi görünen yalanlar, daha sonra önüne geçilemeyen bir ejderhaya dönüşüp, yaşam biçimi haline gelir. Artık onunla  iyi bir dostluk ve yarenlik başlamıştır. İşlediği suçtan, alacağı cezalardan korkan bir kimse kurtuluş yolu gördüğü yalana başvurur. Çıkış yolu görüp de söylediği yalana her geçen gün, bir yenisini daha ekleyip kendisini bataklığa sürükleyerek korkunç girdabın içerisinde kaybolur. Sonunda söylediği yalanlara pişman olmuştur fakat iş işten geçmiştir. Böyle bir durumla karşılaşmamak için asmaya götürseler dahi doğruyu söylemek gerekmektedir.   

Doğruluğun her zaman, iyi bir belge olduğunu unutmamak lazım. Çünkü  başvuracağımız en iyi dostlarımızdan biri olan dürüstlüğün önünde hiç bir engel duramaz. Bazen de bunların tam tersi yaşanır ki her bildiğini, dürüstçe arkadaşlarıyla paylaştığı zaman, avanak olarak nitelendirilip dışlanır. Böyle durumların ülkemizde sıkça yaşandığı hepimizin gözleri önünde olup, doğruyu da yalanı da söylesen suç teşkil eder.

Okulda öğretmenlerinin olmadığı gerçeğiyle yaşayan öğrenciler en doğal hakları olan öğretmen istemeleri ne yazık ki onları suçlu duruma düşürmüştür. Bunun yanında yargıyı defalarca yalanlarıyla yanıltıp, ellerini kollarını; hem yurt içinde hem de yurt dışında sallayan gerçek suçlular günlerini gün etmektedir.

         Büyülü yalan dünyasında yolculuğa çıkarsak, masumane yalanlarla karşılaşabiliriz. Tabii bunlar melek yüzlü saf ve tertemiz dünyaları olan çocuklardır. Elinde tuttuğu arabasıyla etrafına gülücükler dağıtıp, elektrikli oyuncak treniyle, lunaparka gittiğini deniz de yüzdüğünü, balıkları okşayıp sevdiğini  ve bunlar gibi akıl almaz  yalanlar söyler.  Çocuklukta söylenen yalanlar masum olabilir, fakat alışkanlığa dönüştüğü zaman korkunç yüzü iler ki yaşlarda ortaya, çıkıp yalanla yaşamak zorunda kalır. 

Her ne şekilde olursa olsun söylenen yalanların hiç bir zaman sonu yoktur. Atalarımızın da dediği gibi,  “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”  Özdeyişini unutmamak lazım.